CAM BARDAK

Havada uçan bardak tam kafasının üstünden geçti. Annesi koştu yanına, önce onu kucakladı, sonra babasına bağırdı...

Nisan 17, 2022 - 03:55
Nisan 18, 2022 - 00:35
 0
CAM BARDAK

CAM BARDAK

 

Havada uçan bardak tam kafasının üstünden geçti. Annesi koştu yanına, önce onu kucakladı, sonra babasına bağırdı.

- Çocuğun kafasını yaracaktın, ne yaptığının farkında mısın sen?

- Sen farkında mısın? Huzur bırakmadın insanda.

- Her gün delirtmek zorunda mısın beni!

Elif titreyen elleriyle kulaklarını kapattı. Babasının ağzından tükürükler fırlıyor, annesi ise bir eliyle kalbini tutuyor diğer eliyle dizini dövüyordu. Aynı senaryo tekrar hayat buluyordu milyonuncu kez.  Yarım saat sonra annesi el çantasını hazırlamıştı bile! İçine iki çorap, iki don, iki etek iki de gömlek koymuştu. Tam Elif’in dolabını açarken babası durdurmuştu. Sen nereye gidiyorsan git çocuk burada kalacak demişti. Annesi ağlayarak evden çıkmış, babası kanepede uyumuş, Elif de salonda devrilen saksılara baş başa kalmıştı. Ertesi gün sabah kahvaltısında simit olduğunu çok iyi biliyordu. Bu sefer annesinin gelmesi kaç gün sürecekti acaba? Geldiği gün yemeğe gidilecek, ardından akşam keyifli bir çay içilecekti. Annesi bol bol öpecekti onu gelince biliyordu.

Hafta sonu olmadan babası ile gidip anneannesigilden almışlardı annesini. Çocuk kaç gündür kabus görüyor dedi babası sesini kısmaya çalışarak. Ama her şeyi duyuyordu Elif. İçinden dua etti.  Allah’ım bir daha büyük kavga olmasın dedi. Bir dahaki büyük kavga okul henüz tatil olmadan vuku bulmuştu. Bu sefer mutfak masasının altına saklanmış, kavga bitince çıkmıştı. Babasının annesinin çantasının içinden son anda çıkardığı çiçekli elbisesi yatağının üstündeydi. Bundan sonraki kavga da yaz gelmeden gelecekti.

Şimdi neşeli gözüken bir bayram günüde salonun bir köşesinde oturuyordu Elif. Az önce kavga ettiği kocası ile göz gözeydi. Annesi bir yandan salon masasındaki sofrayı süslüyor bir yandan da sabrın ve saygının öneminden söz ediyordu.  Haydi kavurmaya diye seslendi sonra. Hikmet şu salonun penceresine de açıver kokmasın etraf dedi . Annesinin on iki kişilik tabak takımıydı sofradaki. on iki kişilik su takımı da vardı bunun; ama dört bardağı salondaki kavgalar sırasında yok olmuştu. Hatta birisi babasının kafasında parçalanmıştı. Birisi de  kendi kafasında parçalanmak üzereyken salon penceresine çarparak metfa olmuştu. Neyse ki bu softaya hiçbir zaman on iki kişi oturulmamıştı.

Aman dedi annesi. Bu gençler de dertsiz başlarına dert arıyorlar Hikmet. Sabır mabır kalmamış. Hata da senin şu kızın da bak. Karşımda, yüzüne de söylerim. İnsan biraz büyür canım. Ahmet laf etti diye mesaiyi kabul etmesine küsmüş. Sen misin şu kızına laf diyen. Sen git de evini barkını bırak Esralarda sabahla o gece. Evli barklı kadın olacak iş mi?

Babası salatanın suyuna bandığı ekmeği ağzına atarken öyle olmaz kızım dedi. Hayır yani o Esra kim, ne olduğu belirsiz kız. Madem kafa dinleyecektin buraya gelseydin ya. Hayır yani ortada kızıp evi terk edecek bir şey de yok. Her şeye böyle kızıp küsersen olmaz. Bak bebek bekliyorsunuz ona yazık sonra.

Elif titreyen elerini masanın altına sakladı. Ahmet ise titreyen sesini saklayamadan anlatıyordu:  Ben o yoruluyor diye laf etim. Hem ne işi var o kadar erkeğin arasında o saatte. Zaten sinir oluyorum işyerindeki o yavşaklara. Gerçekten çocuk gibi Elif. Küçükken hiç mi kızmadınız yani? En ufak söze tahammülü yok.  Prenses mübarek. Ben öyle büyümedim valla, annemin kaç terliğinin kafamda patladığını bilmem ben.

Prenses o prenses dedi annesi. İşte fanusta büyünce böyle oluyor. Cam fanus…

Cam fanus, cam bardak dedi içinden Elif. Doğru, cam bardaklar kafamda uçucunca bir nevi cam fanusta büyüdüm. Sabırmış…

Şimdikilerin hepsi cam fanusta büyüyor dedi sonra babası. Aman siz ufaklığı öyle büyütmeyin.

Büyütmem baba dedi Elif. Hatta böyle büyütürüm. Her şeye alışsın de mi?

Elindeki bardağı salondaki büfeye fırlattı hızlıca. Babasının ağzında kalakaldı kavurma dolu ekmek dilimi. Annesinin ise tek eli kalbine tek eli dizine gitti.  Ahmet, Elif’e doğru koştu, ellerini tuttu.  On iki kişilik su takımı bu son darbeyle yedi kişilik olmuştu. Modası çoktan geçmiş salon büfesinin camı da yere inmişti. Ahmet’i ittirdi öfkeyle Elif. Yerdeki cam kırıklarının üstünden atlayarak yürüdü sokak kapısına doğru. Yüzünde mağrur bir ifade... İçinden bir yerlerde, küçük bir kızın başını okşayıp göz kırpıyordu ona…

 

 

 

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow