Ca'Pera

Sevgi, aşktan ibaret değildi.

Mart 5, 2022 - 17:03
Mart 5, 2022 - 18:31
 0

1. Pera (Kısım 4)

"Artık en yakın arkadaşımsın." dedi. Duruşunu hiç bozmayan kızın suratını hayranlık kapladı. Gözleri pırıl pırıldı. Dudakları iki yana kıvrılırken arkasına yaslandı.

Artık en yakın arkadaşımsın.

Bu kadar mıydı? Biriyle arkadaş olabilmek aslında böyle tasasız mıydı? Olmak istiyordunuz ve oluyordunuz. Peki dışlandığım onca zaman niyeydi? Sadece menfaat için arkadaşlık kuran insanlar mutluydu. Ama ben de mutluydum. Yasemin ile olmak kendimi mutlu hissetmemi sağlamıştı. Geçirdiğimiz şu kısacık zaman bile bana çok iyi gelmişti. Gerçek mutluluğun bu olduğunu anladım. Huzurun tadı damağımda kaldı. Mutluluk midemden vücuduma yayılırken acıyı öldürdü. Acı çığlık dahi atmadan terk etti hayatımı. Kaybettiğimi düşündüğüm her şey aslında kazandığımı gösterdi. Ben gerçek birini kazanmıştım ve o kişi kendisi bana gelmişti.

Birkaç iğrenç şaka daha birbirini kovalarken Yasemin bir anda benimle dedikodu yapmaya başlamıştı. Başka insanlar hakkında bir şeyler anlatması ilk başta dikkatimi çekmese de daha sonra şevkle ve fazla istekle anlattığı konular, anlatış şekli beni içine çekmişti. Hiçbir şey bilmeyen bana aklına gelen her şeyi anlatırken fazlasıyla heyecanlıydı. Mimikleri konu konu değişiyor, bazen fısıldıyor, elini kolunu sallayarak anlattığı olayı yaşatıyordu. Daha dün geldiğim ve yerleşemediğim semtte yaşayan çoğu kişi hakkında fikir sahibiydim. Ve sanırım ilerleyen zamanlarda Yasemin sayesinde dedikodu bağımlısı olup çıkacaktım.

"Bu nasıl?" Yazlık mor bir elbise giymiş eteklerinden tutarak kendimi Yasemin'e sergiliyordum. Alışveriş merkezinden döndükten sonra Semiha teyzeyi görmüş ona akşam için hazırlanacağımızın haberini veren Yasemin, odasından kıyafet almış daha sonra da benim evime geçmiştik. O dizinden bir karış yukarıda kahverengi şort üzerine beyaz, hafif kısa bir tişört giymişti. Spor kombinini bozmadan krem rengi spor ayakkabısı ile harika görünüyordu. Ama ben ne giyersem giyeyim beğenmiyordu. Kombinlere başlamadan önce elemişti pantolonları, kendisi şort giydiği için de şort gitmemi istemiyordu. Takıntıları varmış. İstemsiz güldüm yine. Yasemin dehşet verici bir şekilde garipti. Bu garipliği bana rahat hissettiriyordu.
Üç etek iki elbise kombininden sonra bu elbiseyi beğenmezse çığlık atacaktım.

"Harika," diye cıvıldadı. Ellerini birbirine çırparak yanıma geldi. Elimden tuttu. Kolumu başımın üstüne kaldırarak kendi etrafımda bir tur çevirdi beni. "Yakıyorsun ortalığı." İstemsiz bir kahkaha döküldü dudaklarımdan. Ne çok gülmüştüm bugün. 21 yaşımdan sonra toplasam her gülüşümü bugün güldüğümün yarısı etmezdi. Yeni yer miydi bana iyi gelen yeni insanlar mı bilmiyorum lakin kendimi hissediyordum. Kendimi iyi hissediyordum. Yüklerimden kurtulmuş, acımı gömebilmiş, önüme bakabilmiştim. Maskeler ardına saklamam gerekmemişti. Yargılanacağımı düşünmeden hareket etmiştim. Edebilmiştim. Bir minnettarlık geldi oturdu göğsüme. Kimeydi, niyeydi bu minnettarlık?

"Hadi hadi, bir saat geç kaldık zaten. Herkes toplanmıştır."

Hızla ayaklarıma siyah bez babetlerimi geçirdim. Uslanmaz saçlarım için bileğime bir toka taktım. Makyaj masasına önümde bir şey yokmuşcasına bakarken Yasemin kolumdan tutup kapıya sürükledi beni.

"Makyaja ne gerek var ne de ihtiyacın var." Bir anda çıktığımız koridor ortasında beni durdurup yüzüme baktı. "Hayatımda ilk kez siyah saçlı çilli birini görüyorum."

"Aslında onlar güneş lekesi." dedim gülerek. Yanaklarıma burnumun üzerine ve boynuma dağılmış lekeleri hatırladım. Onlardan ne kadar nefret ettiğimi. Güneş beyaz tenimi çabucak kavurabiliyordu. Fazla hassas tenim güneşin sıcaklığını kaldıramadığı için lekeleniyordu. Burnumu kırıştırdım.

"Çil gibi duruyor. Bence çok güzel."

"Telefonum," dedim o beni dış kapıya sürüklerken. Durdu. Ben odaya geri dönüp yatağın üzerine bıraktığım telefonu aldığımda çalmaya başladı. Ekranda İhsan'ın ismi yanıp sönerken kapıdan kafamı uzattım Yasemin'e. Çalan telefonu gösterdim ve işaret parmağımı havaya kaldırarak izin istedim. Kapanmadan hızla açtım telefonu.

"Efendim İhsan."

"Güzel sesine hasret bıraktın bizi ya hu. Bütün gün ne aradın ne de yazdın." Sesinden gülümsediğini hissedebiliyordum. Elimde olmadan kocaman sırıttım.

"Yasemin ile birlikteyim bütün gün. Benim ev sahibimin kızı. O kadar iyi insanlar ki İhsan aklın hayalin durur. Öyle benimsediler ki beni ruhum sıcacık oldu. Şimdi de Yasemin ile diğer gençlerin yanına gidiyoruz. Sanki 25 değilde 19 yaşındayım." Bir kıkırtı bıraktım havaya doğru. Karşımdaki aynaya takıldı gözlerim. Dolabımın aynasında gördüğüm Nehir çok mutluydu. Gülümsemesi gözlerine kadar ulaşıyordu. Daha parlaktı sanki. Mutluluk etrafında bir çember oluşturmuş mor ışıklar saçıyordu.

"Sen yine de oradaki insanlara dikkat et, Nehir." İhsan'ın sıkkın sesi doldu kulaklarıma. Bir bıçakla kesildi gülümsemem. Alnım kırmıştı. Birleşmek üzere olan kaşlarımı görmek istemediğim için yönümü kapıya döndüm hızla.

"O ne demek İhsan? Neden sürekli beni uyarmak durumunda kalıyorsun?"

"Zamanı geldiğinde, ben oraya geldiğimde anlatacağım her şeyi. Sen sadece dikkatli ol." Görmeyeceğini bilsem de kafa salladım.

"Tamam." Mırıltımı ben dahi zor duymuştum. "Şimdi kapatmalıyım Yasemin bekliyor." Endişelerimi kapı dışarı ettim. Kanımla beraber damarlarımda kol gezen merakımı bastırdım. Nasıl olsa sorularıma cevap alacaktım. Şimdilik yapmam gereken tek şey beklemekti.

"Pekala, görüşürüz."

"Görüşürüz." Hızla kapattım telefonu. Derin, beni rahatlatacak bir nefesi doldurdum ciğerlerime. Eğlenecektim. Sadece eğlenecektim.

Odadan çıktım. Hala beni aynı konumda bekleyen kıza doğru yürüdüm. Soru dolu gözleri yüzümde gezse de cevap bulamayacağını anlamış gibi bir şey demedi. Kapıya doğru yöneldik. Kapıyı kilitleyip Yasemin'e döndüm.

Kollarını iki yana açtı. "Eğlence vakti bebeğim." dedi bağırarak.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

thegirlhasnonick Çok taze yazar