Dansı Unutan Kadın

Kasım 17, 2025 - 23:48
Kasım 19, 2025 - 01:46
 0
Dansı Unutan Kadın

Nermin bir zamanlar dansı nefes almak kadar doğal yaşardı.
Mutfakta çay kaynarken ayakları ritme girer, salonun ortasında dönerken saçları havanın hafifliğine karışırdı.
Müzik onun için sadece bir ses değil, kalbinin dışarıya açılan gizli penceresiydi.

Sonra bir gün…
Kimsenin tam anlayamadığı bir sessizlik çöktü içine.
Ne bir kavga, ne bir kırılma…
Sanki biri göğsündeki görünmez bir düğmeye dokunmuş ve ışığını kısmıştı.

Hiçbir şarkı artık onu çağırmıyordu.
O eski ritimler, yabancı bir dil gibi gelmeye başlamıştı.
Ayakları takılıyor, içi sıkılıyor, elleri bile müziğe eşlik etmekten çekiniyordu.
Dans, bir zamanlar nefesiyken şimdi unutulmuş bir alışkanlığa dönüşmüştü.

Bir akşam eve yürürken şehrin serin rüzgârı kaldırım taşlarının arasından eski bir koku yükseltiyordu.
Nermin düşüncelere gömülmüş halde köşeyi döndü ve o an, yıllardır duymadığı bir melodi çarptı kulağına.

Gençliklerinin şarkısı.
Birlikte kahkahalarla döndükleri, geceleri salonda kimse yokmuş gibi dans ettikleri, evliliklerinin en sıcak anlarının şarkısı.

Başını o yöne çevirdiğinde kocasını gördü.
Sokak lambasının altında duruyordu, elinde küçük bir hoparlör.
Yüzünde yorgun ama sabırlı bir gülümseme vardı.

“Hatırladın mı?” dedi, melodinin arasından süzülen sesle.

Nermin’in gözleri istemsizce doldu.
Hatırlamak acıtmıştı ama bir o kadar da ısıtmıştı içini.

Kocası elini uzattı.
“Bir dans?” dedi fısıltıyla, sanki en ufak zorlama duygusunu bile korkutup kaçırmak istemiyormuş gibi.

Nermin başını yavaşça salladı.
“Artık dans etmiyorum…”
Sesi kırılgandı; yılların ağırlığını taşıyan bir itiraf gibiydi.

“Niye?” diye sordu kocası, bir adım bile yaklaşmadan.

“Bilmiyorum,” dedi Nermin. “Bir gün içimdeki o şey kayboldu. Dans ederken kendimi buluyordum. Sonra… kendimi kaybettim.”

Kocası gözlerinin içine baktı.
“Belki de artık kendinin başka bir halini bulmanın zamanı gelmiştir,” dedi. “İstersen… birlikte buluruz.”

O söz, Nermin’in kalbindeki yıllardır kapalı duran düğmeye hafifçe dokundu.
Hafif bir titreşim…
Küçük ama yaşayan.

Müzik sokakta akmaya devam ediyordu.
Nermin derin bir nefes aldı.
Bu kez korku, içindeki ışığın önüne set olamadı.

Kocasının uzattığı eli tuttu.

Ellerinin değdiği anda yıllardır unutulan bir sıcaklık aktı içine.
Ayaklarının altındaki zemin hafifçe titredi sanki; ritmin, yıllardır uyuyan bir kuş gibi kanat çırpmasıydı bu.

“Hazır mısın?” dedi kocası.

“Neredeyse…” dedi Nermin, gülümseyerek. “Ama belki de böyle hissetmek yeterlidir.”

Kocası onu kendine doğru çekti.
Müzik hırıltılı geliyor, rüzgârı kesen her an melodiye küçük bir boşluk bırakıyordu; ama hiçbir eksiklik o anın güzelliğini bozamıyordu.

Ve Nermin…
Yıllar sonra ilk kez adım attı.
Önce tereddütlü, sonra hafif… ardından ritme teslim olmuş bir adım.

İkisi, sokak lambalarının solgun ışığı altında, eski bir şarkının sıcaklığına karışarak dans etmeye başladılar.
Nermin dönerken saçları havaya karıştı, nefesi ritme eşlik etti, kalbi uzun süredir unuttuğu bir kapıyı araladı.

Kocası kulağına fısıldadı:
“Hoş geldin.”

Nermin gözlerini kapadı.
“Ben de kendime hoş geldim,” dedi.

O gece, dans ona eskisini geri vermedi.
Daha güzel bir şey verdi:
Kendine yeniden dönüşü.

Ve o sokakta, yıllar sonra attığı ilk adımın sesinde, hem aşkın hem umudun hafif bir kıpırtısı vardı.

Yazan
Korhan KÜLÇE

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE