Denememe
Sadece bizi yazıyorum. Seni, beni, onu. Bizi.
Bu bir denemedir... Ya da denememe... Yanlış deneme ya da bir türlü deneyememe. Hayatım bu ikisinden ibaret sanırım.
Denemeye cesaret ettiğim şeyler pişmanlık olarak geri dönerken, denemeye cesaret edemediğim şeyler varoluşsal sancılar olarak geri dönüyor. Tüm mesele de burada başlıyor.
Sıradan bir insanım. Biliyorum. Ama böyle olmak istemiyorum. Kendime, dünyaya bir şeyler katabilmek istiyorum. Bunu başarabilecek bir konsantrasyona ve desteğe sahip değilim.
Çok gariptir milyarlarca insanın arasında insanın kendini yalnız hissetmesi. Modern dünyada klasikleşmiştir aslında bu: Sürekli bir yerlerde duyarız, okuruz insanların kalabalıklar içerisinde yalnız olduğunu. Belli bir olgunluğa erişene kadar bu hissin ağırlığını hissedemeyiz. Mübalağalı bir ifade gibi gelir.
Öyle bir yalnızlık ki bu, uykuları kaçıyor, sadece düşünüyor insan... Düşünmekten beyni yanacakmış gibi hissedene kadar düşünüyor. Düşünmekten zihni yoruluyor. Bunca vakit ne düşündüm, diye sorguladığında ise bir cevaba ulaşamıyor.
Büyüdükçe kendimi daha iyi tanıtacağımı düşünürdüm. Fakat gittikçe kendime yabancılaştığımı hissediyorum. Nelerden hoşlanırım, hobilerim neler, en sevdiğim film/dizi nedir, ne tarz kitaplar okurum... Tüm bunların bir zamanlar cevabı vardı sanki. Şu an düşündüğümde net bir cevap bulamıyorum. Sadece kendimi anlamaya çalışıyorum. Kendimi anlayamayacak olma ihtimali içimi kemiriyor.
Yalnızım, yabancılaşıyorum...
Bu satırları neden yazdım bilmiyorum. Bu satırlar birilerine ulaşacak mı, ondan da şüpheliyim. Sadece artık bir şeyleri içimde tutmak istemiyorum.
Tepkiniz nedir?