GÜL VE ATEŞ(DEĞİŞİM)

GÜL VE ATEŞİN DEVAMI

Temmuz 14, 2022 - 22:15
Temmuz 14, 2022 - 21:58
 0
GÜL VE ATEŞ(DEĞİŞİM)

DEĞİŞİM

Prenses Şehrazat aldığı haberin etkisiyle soluğu Annesi Malika Sultan'ın dairesinde almıştı.Dairenin önünde bekleyen Harem ağlarına geldiğimi haber verin dediğinde Harem Ağası, annesinin yanında Sultan Alaeedin'in olduğunu önemli bir şey olmadıkça içeriye kimsenin alınmaması emrinin verildiğini söyleyip eğer önemli bir şey ise içeriye haber verebileceklerini söyleyince Şehrazat yüzünde alaycı bir ifade belirdi. İçeriye girip annesi ve babasına ne söyleyecekti beni bir mal gibi kararımı sormadan verebilirsiniz?Ben sizin için neyim? Aklında bunca soru varken Şehrazat yorgun bir sesle"Gerek yok yarın sabah gelirim"dedi ve odasına doğru giderken gözlerinden akmak için ısrar eden gözyaşlarına direndi.

Her ne kadar ailesi onu kukla olarak görse de yine de o bir prensesti ve duygularını toplum içinde ifade edemezdi. Yumruk yaptığı ellerinden güç alarak dik bir halde odasına yürüdü.Odasında onun üstünü değiştirmek amacıyla bekleyen cariyeleri görünce onu gözetlemeleri amacıyla annesi ve babası tarafından konan cariyelere adete öfkesini anne ve babasından çıkarırcasına daha önce konuşmadığı kadar yüksek bir sesle"Hepiniz odamdan defolun"dedi. Prenseslerinden böyle bir tepki beklemeyen cariyeler şaşkınlıkla dolu olsa Sultandan ve gözdeden aldıkları yetkiden dolayı kibirli bir sesle"Sizin üstünüzü değiştirmeden hiçbir yere gidemeyiz"diyen cariyesine o zamana yapmadığı bir şey yapıp tokat attı ve odadakilerin duyması için kibir ve kızgınlık dolu bir sesle"Bundan sonra kimden yetki aldığına bakılmaksızın emrimi çiğneyen ve görmezden gelen herkesin cezasını vereceğim anladınız mı?"dediğinde odadan hiçbir ses çıkmadı.

Şehrazat sorusuna cevap vermeyen cariylere sesini daha da yükselterek"Anladınız mı diye sordum"dediğinde hepsi tek bir ağızdan"Anladık prensesim"dediler ve can korkusuyla odayı bir an önce terk ettiler. Cariyelerin yanında güçlü duran o kadın cariyelerin odayı terk etmesiyle kendini yatağa attı ve sarsıla sarsıla ağlamaya başladı.Ağlamanın şiddeti arttıkça yüreğindeki öfke ve intikam hisside artıyordu. Bir süre ağladıktan sonra sakinleşen Şehrazat kıpkırmızı gözleriyle odasındaki aynanın karşısına geçti ve kendisine söz verir bir sesle"Bugün benim son ağlayışım olacak bugünden sonra beni kim ağlatıysa gözünden benim gözümden akan yaşın 2 katı akmadıkça onların peşini bırakmayacağım"dedi

Sabahleyin dünkü ağlama krizinden dolayı kıpkırmızı olan gözlerini zar zor açıp etraftaki gürültüyü anlamaya çalışıyordu.Gürültünün atmasından dolayı zar zor yataktan kalkıp ayaklarını sürerek kapının oraya gitti ve kapıyı açıp orada bulunan Homasına"Bu gürültü de ne?"diye sordu. Homası"Prensesim bugün askerlerimiz savaşa gideceğinden onları uğurlamanız için sizi hazırlamak istiyorlar" Prensesin görevlerinden bir tanesi savaşa gidecek olan savaşçıları savaşta kahramanlık gösterip ülkesini savunsun diye en güzel şekilde giydirilip süslendirilir ve askerleri uğurlamak amacıyla bir kaç güzel söz söyler ve savaşın komutanının bileğine elbisesinden kesilmiş bir kumaş bağlardı.

Şehrazat bugün yataktan çıkmak istememesine rağmen kimsenin bir şeylerden şüphelenmemesi için görevini yerine getirmeliydi. "Eğer beni hazırlamak istiyorlarsa niye dışarıda bekliyorlar içeri geçselerdi ya"dediğinde cariyelerin kendisine attığı korku dolu bakışları gördü. "Şey Efendim"dedi Homa cariyelere yan bir bakış atıp"Dün gece hepsini odadan kovduğunuz için odanıza girmeye korkuyorlar" Prenses Şehrazat insanların hiçbir zaman kendisinden korkmasını istememişti ama bugün ilk defa sana hizmet edenlerin sana saygı duyması için senden korkmaları gerektiğini öğrenmişti. "Söyle onlara"dedi Şehrazat sert bir sesle"Odaya girebilirler" Odaya tekrardan kabul edilen cariyeler Şehrazata bugün daha bir özenli davranıyorlar en küçük bir şeyde Şehrazat'ın iznini istiyorlardı. Şehrazat her ne kadar sert durmaya çalışsa da aslında içten içe hayalkırıklığıyla dolu olan bir deryada yüzüyordu.Şimdiye kadar ona efendileri gibi davranmamalarının nedeni Şehrazat'ın ona insan gibi muamale yapması mıydı?

Şehrazat kıpkırmızı elbisenin üzerine takılan kilolarca mücevherden dolayı savaş alanına kendisine eşlik edecek temsilci muhafızın koluna girerek gidecekti. Şehrazat'ın hazır olduğunu bildirdiklerinde içeriye Shoyon girdi.Shoyon aşık olduğu kadına karşı hayranlık dolu bakışlarını gizlemeyip"Çok güzel olmuşsunuz Prensesim"dedi. Hala daha dünkü konuşmaların etkisinde olan Şehrazat ,Shoyon'un iltifatına karşın son derece gergin bir sesle"Teşekkür ederim Shoyon "dedi ve Shoyon'un koluna girip törenin başlayacağı yere doğru yürümeye başladılar. Şehrazat aralarındaki gerginliğin sebebi olarak kendini gördüğünden onunla sohbet etmek için aklına gelen ilk soruyu sordu. "Shoyon normalde bana senin alt rütbelerinden biri eşlik etmesi gerekmiyor muydu?"diye sorduğunda Shoyon sahiplenici bir sesle"Ben varken başka bir erkeğin sana dokunmasına izin vereceğimi mi sandın?" "Shoyon"dedi Şehrazat dünkü konuşamadan dolayı duyduğu vicdan azabıyla. "Lütfen"dedi Shoyon çaresiz bir sesle"En azından sana duyduğum aşkı ve kıskançlığı dile getirmeme izin ver" "Tamam"dedi Şehrazat bu zamana kadar ona arkadaşlık yarenlik yapan insanı kırmamak için"Aşkını ve kıskançlığını dile getirebilirsin" "Teşekkür ederim"dedi Shoyon nihayet şehirdeki bütün kızların hayran kaldığı o muhteşem gülümsemesi yüzünde tekrardan belilirken. "Asıl ben teşekkür ederim"dedi Şehrazat kendisine karşılık vermediğini dile getirse de onu sevmeye devam eden adama minnetini belli eden bir sesle. Sarayın dış avlusuna girdiğinde askerler hayranlık dolu bakışlarını Prenseslerine diktiler.Askerlerin kendisine olan bu hayranlık dolu bakışlara alışıp bunlarla yaşamayı öğrenmişti. Shoyon tören gereğince Prensesi babası Sultan Alaeddinin yanındaki tahta oturtuktan sonra Sultanına reveransını yapıp bölüğündeki yerini aldı.Bölüğündeki askerler Prensesle olan nişandan haberdar oldukları için kıskançlık dolu bakışlarla Shoyon'a bakıyorlardı. Shoyon'un bakışlar karşısında hissettiği tek şey gururdu.Herkesin istediği kadını elde etmenin zaferiyle böbürlenmesine engel olamıyordu. Sultan Alaeddin Akçandan kendine özel elmas işlemeli kılıcını eline alıp havaya kaldırdı ve askerleri gaza getirmek için yüksek sesle bir motivasyon konuşması yaptı. "Askerlerim; Bugün burada Sultanınızı,ülkenizi,halkınızı en önemlisi de namusunuzu korumak için bulunuyorsunuz. "Şimdi bana cevap verin Sultanınızı koruyacak mısınız?"diye sorduğunda bütün askerler"Evet"diye bağırdı. "Ülkenizi?"diye de sorunca yine bütün askerler hep bir ağızdan"Evet"diye bağırdı. "Halkınızı?"diye sorduğunda askerler tükenmeyen bir heyecanla"Evet"diye bağırdılar. "Namusunuzu?"diye sorduğunda babası,askerler de son kez"Evet"dediler ve bunun üzerine babası elindeki kılıcı daha da yükselterek"Kazanız mübarek olsun arslanlarım" Babasının törendeki konuşması bittikten sonra sırada bütün askerlerin beklediği etkinliğe geçilmişti.Prenses,önce komutanlarına kendi elbisesinden bir kumaş bağlayacak ondan sonra da her askerlerle muhatap olup koluna beyaz bir kumaş bağlayacaktı. Şehrazat üzerindeki elmas işlemeli elbisesi ve mücaverhatlarıyla ayağa kalkıp önce ordunun komutanına kırmızı elbisesinden kesilmiş kumaşı komutanın bileğine bağladı ve ona göz alıcı bir gülümsemesiyle"Size uğur getirmek için bu kumaşı bağlıyorum.Umarım bu uğur size savaşta önünüze çıkan bütün engelleri aşmanıza yardımcı olur" Prensesin bileğine bağladığı kumaşı öpen komutan söz veren bir sesle"Bu uğuru ölünceye kadar bileğimden çıkarmayacağım prensesim"dedi ve babasına doğru ilerleyip babasının elmaslarla işlenmiş kılıcını aldı ve öpüp sadakatini tekrar dile getirdi. "Size yemin ederim Sultanım bu kılıcı bize savaş açan gavurun gırtlağına saplayacağıma,kahramanlık yapanları ödüllendireceğimi,savaştan kaçanları-kendim bile olsa-cezalandıracağım"dedi ve elmas işlemeli kılıcı kaftanına sokup beline taktı. Komutan'ın sırasının bitmesiyle sıra prensesi görmek isteyen askerlere geçmişti.Prenses ordudaki 1.499 erkeğe sırayla gülümseyip şans dilemişti taki sıra Shoyon'a gelinceye kadar. Shoyon savaş dönüşü karısı olacak prensesine yaklaştı ve bileğine beyaz kumaş bağlanırken uyaran bir ses tonuyla"Unutma Şehrazat düşünüp karar vermen için 3 ayın var 3 ay sonra sen dahil kimse sana kavuşmama engel olamaz"dediğinde Şehrazat anladım anlamında gergince başını salladı ve bunun üzerine Shoyon nişanlısının elini öpüp sırasına geçti. Şehrazat giydiği elbise taktığı kilolarca mücevheratla daha fazla ayakta kalamadığından Homasının koluna girdi. Homa kendisine tututan Prensesin bütün ağırlığını kendine alarak törenden sonra odasına taşıdı. Şehrazat odaya girdiğinde cariyeleri üstündeki mücavheratları tek tek kutularına alıp Homanın eşliğiyle Prensesin mücaveharaterinın saklandığı odaya koydular.Mücavehatlerin çıkmasının ardından sıra kıyafetlere geçti. Önce Prensesin elbisenin üstündeki elmasları alıp en son elbiseyi çıkartıp Prenses'e savaş boyunca giymesi gereken kırmızı sade bir elbise giydirip odadan çıktılar. Odada yalnız kalan Şehrazat kendini yatağa bıraktı ve Shoyon'un dediklerini düşünmeye başladı.Abisini ve kendisini babasının kurduğu gelecekten kurtarması için sadece 3 ayı vardı.

Dün abisine gönderdiği mesajın cevabını merak ettiğinden Homasını içeriye çağırıp merak dolu bir sesle"Anlat abim mesajıma ne cevap verdi?"diye sordu. Homa konuşmaya başlamadan önce kimsenin onları dinlemediğinden emin olmak için odayı kontrol etti ve kimsenin onları dinlemediğine kanaat verdikten sonra mesajı iletti. "Sizi bu akşam arka bahçe de bekliyor" Şehrazat buluşma saatinin akşam olmasından dolayı yatağa uzanıp dinlenmeye başladı.Bugün abisiyle yaptığı plana göre hayatı bir daha eskisi gibi olmayacaktı. Şehrazat üzerindeki kırmızı elbisesinin çok süslü olmasından dolayı saray eşrafından birine yakalanma korkusuyla üzerine siyah bir pelerin almıştı ama arka bahçeye girdiğinde muhafızlarda dahil kimse yoktu ve bundan şüphelenen Şehrazat,Homasına seslendi. "Neler oluyor burada?Neden bir tane bile asker yok?"

Homa da muhafızların olmamasından dolayı tedirgin bir halde belindeki kılıcı daha da sıkı tutarak"Bilmiyorum Prensesim ama belki de bu abinizin size bir zarar vereceğinin göstergesidir"dedi. Şehrazat yıllarca köşede fark edilmeyi bekleyen küçük kızın içinde büyüttüğü asiliği meydana çıkararak"Umrumda değil bugün burada ölsem bile kaderimi değiştirmek için savaşacağım"dediğinde ağacın arkasından çıkan ağabeyini gördü. Ağabeyi ona doğru yürürken gurur dolu bir ifadeyle kardeşine"Doğru cevap buydu kardeşim bu gece ikimiz de ölecek olsak bile kaderimizi değiştirmek için savaşmalıyız." Ağabeyini gören Şehrazat hemen yarım bir reverans yaptı ve aklındaki ilk soruyu dile getirdi. "Arka bahçedeki askerleri siz mi kaldırdınız?" "Sana sorduğun cevabını söylerim ama?" "Ama?"diye tekrar etti Leyla kafası karışmış bir halde hala reveransta beklerken.

"Kardeşimin benim yanımda artık reverans yapmasını istemiyorum"dedi öz kardeş olmamalarına rağmen ona öz abisinden daha sıcak bir sesle konuşan abisine Şehrazatta bir kardeş sıcaklığıyla"Peki abicim"dedi Bunca zamandır tek çocuk olan büyüyen Arash- geçmişte her ne kadar Şehrazattan abi kelimesini de duysa da-bu kadar sıcak tonda kendisine abi denmesine şaşırsada ilk defa bu kelimeyi sevmişti. Arash gizemli bir tonda "Evet,kardeşim nasıl ki abini destekleyenler varsa beni de destekleyen devlet adamları ve komutanlar var" Şehrazat merak dolu bir sesle"O adamlar peki benimle iş birliği yaptığını biliyorlar mı?"diye sorduğunda Prens Arash"Hayır"dedi ve dürüstçe"Benimm tarafımda olduğunu gösteren bir şey yapmadıkça da söylemeyi düşünmüyorum"

"Ben de bugün bu konuyu konuşmak için geldim babam beni Rezan Paşa'nın oğlu Shoyonla evlendirmek istiyor"deyip abisinin tepkisini görmek için ona baktığında abisinin hiç şaşırmadığını görünce o kadar zamandır kendisinden gerçekleri saklayan abisine kırılmış bir sesle"Sen de mi biliyordun benim hakkımda çıkan evlenme kararını?"

Abisi"Evet,biliyorum çünkü beni de Rezan Paşa'nın kızı Anahitayla evlendirmek istiyorlar"dediğinde Şehrazat şaşkınlık dolu bir sesle"Bu nasıl olur?Hanedanın aynı aileden iki kişiyle evlenmesi yasaktır" Büyük büyük dedeleri II.Akbar tahttayken kanunnameye yazdırdığı ilk kanun:Hanedandan 2 kişi aynı aileden iki kişiyle evlenmek isterlerse hanedandan olanların statüleri düşürülür hane halkından 2 kişi ise sürgün edilir" Dedelerinin bu yasayı koymasının en büyük sebebi gücü aynı ailede toplanmaması ve en büyük gücün hanedanda kalmasını amaçlıyordu. "Bunun anlamı"dedi Şehrazat heyecandan büyüyen gözleriyle. "Evet"dedi abisi Şehrazat'ın aklındakileri onaylayan bir sesle"Statümü düşürüp abinin tarafındaki Rezan Paşa'nın gücünü arttıracaklar" Şehrazat itiraz eden bir sesle"Vezir Kays asla buna izin vermez"dedikten sonra aklına gelen bir fikirle gülümsemeye başlayıp"Vezir Kays"diye tekrar etmeye başladı. Kardeşinin aklından geçen planları merak eden Arash"Aklından neler geçiyor?"diye sordu.

Şehrazat gözlerinde ortaya çıkan deli cesaretiyle"Vezir Kaysla evleneceğim"dedi. Kardeşinin Vezir Kaysla evlenme fikrine şaşıran Arash"Vezir Kays ölen eşinden sonra hayatına hiçbir kadın sokmamışken sen nasıl başaracaksın onunla evlenmeyi?"diye sorduğunda Şehrazat sesine de yansıyan o deli cesaretiyle"Henüz bilmiyorum ama plan yapmak için 3 ayımız var"

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

zeynep_edaq2 Merhaba ben Zeynep Eda wattpad,yazokur ve dreamde yazılar yazıyorum.Hayalim birgün kendi kitabımı çıkarmak bunun için de olabildiğince tecrübe kazanmak istiyorum