Hokus Pokus 24.Bölüm

Hokuspokus

Mart 15, 2022 - 15:46
Mart 15, 2022 - 23:48
 0

1.

♡İyi okumalar:)

24.Bölüm: Masadan Eksilen Dostlar

"Dengede tutulan ruhlar gün batımında kafesten çıkıp gün doğumunda gökyüzünde uçmak istiyor..."


Bade'nin erken gidişi artık işlere dahil olmayacağını gösteriyordu. Eğer masada oturmaya devam etseydi daha sonra bu kadar kolay gidemezdi. Çünkü az sonra olacaklar Yavuz'unda ipini kesmekle kalmayacaktı. Sahneye çıktığımızı gösterecekti.

"Yavuz işini konuşmadan gitti." Hayıflanmıştı Halide.

"Anlaşılan artık işlere dahil olmayacak." Burukça tebessüm etti Pera. "Babasına gösteremediğimiz toleransı ona sağlamalıyız."

Bade Atazade'yi oyundan çekmek Gazel'in fikriydi. Ona üzülmüştü. Her ne kadar kötü işlere az çok dahil olmuş olsada tüm bunları babası için yapmıştı. Nitekim kendi sebepleri olsada haklı olduğunu göstermeye bu bile yetmezdi. Çünkü onun kendi sebepleri bir başkasını öldürmüştü ancak buna rağmen Gazel üzülmekten kendini alıkoyamamıştı.

"Katılıyorum." Dedi Peyami. Sesi ondan duymayı asla beklemeyeceğim kadar buruktu.

"Başka bir toplantıda bu durumu konuşalım." dediğinde derin bir nefes verdi Pera. "Malûm, gece uzun sürecek." Bade'yi oyundan çıkarmak Pera'nın fikri olsaydı eğer masadan kalkmaya cüret dahi edemezdi. Pera, Gazel'in acımasız tarafıydı.

Gözlerim ona kaydı. Sinsice dudaklarını kıvırıp Arel'e bakıyordu. Arel başını usulca sallandığına Pera başını geriye atıp kıkırdadı.

"Gel gelelim fasulyenin faydalarına..." Peyami'nin dikkkatini çektikten sonra Faris'e döndü. "Gerçek niyetini dökülmenin zamanı gelmedi mi Gevheri?"

Faris alaylı gözlerini bu kez Pera'ya çevirdi.

"Biliyor musun? En çok bu huyunu seviyorum. Lafı asla dolandıramıyorsun." dediğinde yüzü oldukça ciddiydi.

"Şayet tüm bunları açıklaman sıradışı. Arka planda Reha'yı oynatabilirdin."

"Ben örgüte sadığım ancak senin düşüncene bakılırsa pek öyle değilsin gibi."

"Gibi değil, direk öyle değilsin desene. Biraz yüreklen babalık!" artık o da gülmüyordu. Ela gözleri bayık bakarken dişlerini alt dudağına geçirdi. Bu haliyle psikopat gibi görünüyordu. "Ben bir tek kendime sadığım. Bunu ilk günde belirtmiştim. Kaldıki konumuz bu değil. Anlaşılan sıradaki yemin ben olacağım."

"Yemlemek?" diye anlamamazlığa vurdu Pars.

"Reha'nın hesap akışlarını, gizli deposunu takip edecek kadar ileri gitmişse vardır bir çıkarı?"

Faris gür bir sesle gülmeye başladı. "Her zamanki gibi forumundasın küçük." Gülüşünü bastırdı. Ani değişen ruh hali karşısında gerildim. "Ben bütün mal varlığımı örgüt sayesinde büyüttüm. Büyümeyede devam ederken herhangi birinin yoluma taş koymasına izin vermem."

Söyledikleri tamamıyla doğruydu. O yolda ailemi de yok etmişti. Üstelik hiç bir suçu olmadıkları halde.

"Yavuz'a ulaşamayınca Arya'yı aradım fakat açmadı. Evine gitmek tehlikeli olacağından cps ile nerede olduğunu bulmaya çalıştım fakat ikisininde telefonları otobana atılmıştı." diyerek konuyu toparladı Pars. "Hesap akışlarında ise yüklü miktarda para transferi gerçekleştirilmiş. Aktarılan hesaptan ise henüz bir oynama gerçekleşmedi. Büyük ihtimal fazla göze  batmamak için harcama yapılmadı."

"Tek araştıran ben değilmişim demek?" Bariton sesi alaycı çıkmıştı. Kaşlarını havaya doğru kaldırdı, alnı kırışırken "kaçtığını sanmıyorum. Yakında çıkar bir yerlerden." dedi Faris.

"Çıktığı deliğe sokacağım onu!" diye hiddetle bağırdı Halide Balaman.

Peyami Hunlu Bade'nin gidişinden sonra sessizleşmişti. Reha Yüceli ise korkudan titremeye başlamış olabildiğince göz temasından kaçınıyordu. Koyu kahve gözlerimi bu kez Pera'ya çevirdim. Gözlerimiz buluştu. Ela gözleri ışıl ışıl pırıldarken göz kırptı.

"Sakinleşin lütfen. O güzel yüzünüzün kırışmasını istemeyiz." deyip güldü Pera.

Onun gülüşü ortamdaki gerginliği yumuşatmak yerine arttırmıştı.

"Gülmenin sırası değil." diyerek uyardı Pars.

Ciddi çıkan sesiyle afalladığımda Pera sırıtmaya başladı.

"Nedenmiş?" Ellerini birbirine kavuşturdu. "Sizin gibi ciddi olmak neye yarıyor?" Sorusuyla beraber herkes suskunluğa büründü. "Tek yaptığınız yaşanan olayı tekrar etmek."

"Önerini alalım." dedi Arel durağan sesiyle.

"Olay akışından çıkın." Gözlerindeki lavları gördüğümde geriledim. Pera oldukça ciddiydi. "Yavuz bizi sattı. Reha yarı yolda bıraktı. Bade'de işi bıraktı. Olayın özeti bu ancak benim asıl dikkatimi çeken şey..." Pars'a baktı. " Hesap akışlarını takip etmen, benimkini veya başka  birininkini takip ettirmediğin anlamına gelmiyor. Güveni sarsıyorsun." Dediğinde gözleri bu kez Faris'e döndü. "Kendini sağlama alma adına üyeleri takip etmen, bizimde açığımızı  kolladığın anlamına gelir. Bu da güveni sarsar." Ela gözleri son kez Peyami'ye alayla döndü. "Ve sen. Oğlun gibi gördüğün kişinin gerçek katilini öğrendiğinde duygularına mani olmaman, imajını yerle bir ediyor ve bu da güveni  sarsıyor. Sonuçta sen örgütte duygulara yer yok diyen aramızdaki en acımasız insansın." Tatlı kız gülümsemesini bırakıp anında ciddileşti. Sesini yükseltirken "aptalı oynamayı bırakın." dedi.

Kısa süren sessizliğin ardından,"Pera'ya katılıyorum." dedi Halide. "Biz bu işe girmeden önce duygularımızı bir kenara bırakacağımız konusunda anlaşmıştık. Aynı zamanda birbirimize karşı koşulsuz güveneceğimizide. Fakat tüm bu yaptığınız işler beni de tedirgin etmiyor değil."

"Tüm bu araştırmayı yapmasaydım Bade bu işe devam edecekti ve günün birinde bizi satacaktı." diyerek araya girdi Arel.

"Nereden biliyorsun?" diye diretti Pera.

"Kendisinin de dediği gibi bu işe babası için girdi. İlerideki planlar ona ağır geldiğinde kendisi için çıkacaktı."

Arel'in söyledikleri sonuna kadar doğruydu. Bade örgüte girdiği andan itibaren yapılan işlere sadece ailesi için katlanmıştı. Onların rahat hayatı bozulmasın diye başkalarınınkini bok etmişti.

"Ya sen?" dediğinde Pars'a döndü.

Pera bu soruları soruyordu çünkü olası şüpheleri ortadan kaldırmak istiyordu. Arel ve Pars'ın bütün bu bilgileri bilip ortaya saçması ileriki planlarda onları baş şüpheli yapabilirdi. Kabul, bu yaptığı riskliydi. Tam terside sonuçlanabilirdi ancak risk almadan üyeleri bitiremezdik.

"Agatha'nın işi bozulunca sevkiyattan görevli olan kişileri araştırdım. Onlarda Yavuz ve Reha."

"İşin neden bozulduğunu bulmak için mi araştırdın?" diyerek olaya dahil oldu Halide.

Onun dahil olmasıyla eş zamanla sırıttım. Halide ağa düşen ilk kişi olmuştu.

"Evet öyle yaptım." dediğinde geriye doğru yaslandı. Bacak bacak üzerine atarken kendinden emin bir şekilde gülümsedi. "Gerçekçi olalım hepimiz işin son anına kadar müdahale etmiyoruz ancak arka planda olayı dikkatle izliyoruz."

"Kendi aramızdaki tartışmaya son verip büyük resme odaklanalım." diyerek Pera'ya baktı Faris. Böylelikle kısa süren tartışma sona erdi.

Halide iç çekerek başıyla onaylarken kapıdan gürültüler duyuldu. Gelenlerin Yavuz ve Arya olduğunu anladığımda doğrudan Arel'e baktım. Sırıtarak bana bakıyordu. Göz göze geldiğimiz 3 saniyenin ardından başımı eski, kırık kapıya çevirdim. Arya'nın sağ göz altı morarmış, dudağı patlamıştı. Bayık bakışlarındaki gizlenmiş öfke dudaklarındaki küfürden ortaya çıkıyordu. Arya'nın harap olmuş görüntüsüne şaşkınlıkla baktığımda gözlerim doğrudan Arel'e kaydı. Gözlerimiz birbirine değdiğinde bu kez hafifçe tebessüm etti. Onun gülümseyişi içimdeki hırsı bastırdığında afalladım.

"Gerizekalı herif!" diyerek Yavuz'u, Peyami ve Halide'nin sandalyesine doğru itti. "Bu çöpü ne bok yapacaksanız yapın! Bu saatten sonra onun için çalışmıyorum."

Peyami'nin hüzün dolu bakışları şaşkınlıkla parıldadı. Arya'nın sadakati herkes tarafından bilinirken sözleri balyoz etkisi yaratmıştı. O  masadaki herkesten daha sadık birisiydi. Arel'in onu bizim tarafımıza geçirmesinin nedeni buydu. Aralarındaki en sadakatli insanın bile bir gün kollarını onlardan çekebileceğini göstermek istemişti.

Bade'nin gidişi masadan bir sahneyi eksiltmiş Arya'nın gidişi ise sadakati süpürmüştü.

"Bu da ne demek oluyor?!" diyerek masaya elini vurdu Halide. Ayağa kalkarken beyaz kürkü loş ışıkta dikkatleri üzerine çekiyordu.

"Bu şerefsiz yüzünden günlerdir aç kaldım, dayak yedim." Elleriyle saçlarını karıştırdı. Ses tonunu yükseltirken, "şu halime bak! Pislik içindeyim." diyerek ayağını Yavuz'un dizine geçirdi. Yavuz acıyla inleyerek yere yığıldığında alayla sırıttı.

"Ben... ben bir şey yapmadım." Diye mırıldandığında Arya tekrardan tekmeyi savurdu.

"Kes sesini, aptal herif!"

Arel, Arya'ya doğru adımlayıp kollarından tuttu. Onu kenara çektiğinde Yavuz sarsak adımlarla ayağa kalktı.

"Bu kız delirmiş!" deyip elini masaya yasladı.

"Ne olduğunu anlat." Halide'nin dediğine uyarak Arya omuzlarını silkeledi. Böylelikle Arel'den kurtulmuş oldu.

"Ben artık bu işte çalışmak istemediğimi söylemiştim. O da bana söz vermişti. Agatha'nın gönderdiği kamyonet ile kendi ayarladığı kamyonetin yerlerini değiştirirsem ayrılabileceğimi söyledi."

"Ya-yalan söylüyor!" diye kükredi Yavuz.

Onun sesi midemi bulundurmaya yetmişti.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun!" Peyami bastonunu yere fırlatıp Yavuz'a gelişi güzel tokat attı.

Pera alayla güldüğünde ayağa kalktı. Pars ise sandalyeye daha çok yayılmıştı. Film izliyor gibi hâli vardı.

"Bana örgüte girebilmem için 3 tane sınav yapmıştın. Her birinden bir ders çıkarmamı istemiştin. 1. Güven." Parmaklarını sırayla 2 ve 3 yapıp Yavuz ve Peyami'nin tam ortasında durdu. "2. Sadakat ve 3. Cesaret. Tüm bunları başarıyla geçtiğim hâlde hiç biriniz beni kabullenmediniz. Beni küçük bir kız çocuğu olarak gördünüz ancak görüyorum ki tam tersiymiş."

"Dalga geçme artık." diye sert sesiyle uyardı Faris.

"Düzgün konuş onunla." Diye çıkıştı Pars. "Haklı olduğunu hepiniz biliyorsunuz. Bırakta sözünü tamamlasın."

Arel gözlerini kısarak Pars'a birkaç saniyeliğine baktı. Şaşırdığı belliydi fakat belli etmemeye özen gösteriyordu.

"Ah, bir şarkı sözü vardı..." Parmaklarını havaya doğru şıklattı. "Her geçen yıl, birer birer masadan eksiliyor dostlar..."

Aralarından çekilip kollarını kavuşturarak yan yana duran Arel ve Arya'nın yanına geçti. Arya'dan gerçekten haz etmiyordu. Arel alayla dudaklarını birbirine bastırdığında Pera gözlerini devirdi.

"Abi, yalan söylüyor." diyerek diretti.

Yavuz'un direnişi boşunaydı. Hâlâ kiminle uğraştığının farkında değildi. Şayet Arya'nın yalan söylediğini diretmeye devam ederse Pars ve Arel'in planının dışına çıkacaktı. Plâna göre Yavuz, Arya'nın hikayesine  uyacaktı. Eğer uymazsa hem ailesi hem de kendisi canından olacaktı.

"Kabul etmediğim için karanlık bir odaya kapattı. Günlerce susuz kaldım. Üstüne birde dayak yedim!" Sona doğru âdeta hırlamıştı. Arya'nın ustalıkla oynadığı rolü gözlerimi yaşartmıştı(!)

"Sen ve dayak yemek?" Dediğinde şaşkınlıkla kaşları havalanmıştı Pars'ın. Mavi hareleri giderek açılırken, "hâlâ yalan mı diyorsun?" diye ekledi.

"Oradan nasıl kaçtın?" dedi Pera. "Ve burayı nasıl buldun?"

Arya gülmeye başladı. "Ali abi şehir dışından geldikten sonra başıma gelenleri duyduğunda beni kurtarmaya geldi. Daha sonra arabaya gizlice binip buraya kadar sessizce bekledim. Ali abi de şu anda kapıda bekliyor. Malûm bir kişi girebiliyor buraya. Ona sorup durumu teğet edebilirsiniz." Sona doğru gülüşünü bastırmıştı.

Gözlerindeki şüphe giderek artarken,"aklından ne geçiyordu senin?" dedi Halide.

"Kazandığın para neyine yetmedi!" dediğinde suskunluğunu bozmuştu Reha. Onun bu tavrı Arel'i güldürmüştü. Keza benide... Şu durumdayken bile Yavuz'un kazancını düşünüyordu.

Halide'nin sinirle kaplanmış kahverengi gözleri Reha ile buluştu. Reha korkuyla yutkunarak yerine oturdu. Bu görüntü güç denen şeyin en bariz özetiydi.

"Son yaptığım işler müşterilerde kötü sonuçlara yol açtı. Markamın değeri düşerkenyaptığım insanlar anlaşmalarımı feshetti." Sonunda plâna göre haraket etmeye başlamıştı. Duruşunu dikleştirip ellerini gözlerine birkaç saniye kapakladıktan sonra, "hayvan  deneyleri yapmadığım halde basına yapılmış gibi lanse edildi ve karalama kampanyaları başlatıldı. Bende Agatha'nın işini tüm bunları düzeltmek için kullanmak istedim." dedi. Söyledikleri ezber niteliğindeydi. Daha doğrusu  Arel'in zorla ezberlettiği sözlerdi..

"Geldiğimiz hâle cidden acıyorum. Arkadan çevirerek kendini düşündüğün duruma bak." Tiksinmişti Halide. Korumasına el işareti verdiğinde adam başıyla selam vererek ayrıldı.

"Ama kullanamadın." deyip doğrudan Yavuz'a baktı Pars. Yavuz'un gözleri Pars'a döndüğünde yutkunarak başını çevirdi. "Merak ediyorum... Bu güne kadar nasıl yaşadın? Malûm aptallığın diz boyu."

Ellerini masada birleştirip oturuşunu toparladı. Yüzündeki ciddiyet giderek yayılırken buz mavisi gözlerini doğrudan Halide'ye çevirdi.

"Bade ayrılmak istiyorsa örgüte bağlı bütün maddi gelirini, bağlantılarını bırakmak zorunda. Reha ve Yavuz arakadan iş çevirdiklerine göre bu tolerans onlar için sağlanamayacak."

"Önerin nedir delikanlı." Diyerek özenle başını Pars'a çevirdi Faris.

Ona bakmak bile artık bir şey hissettirmiyordu. İçimdeki kin, öfke, keder dinmiş yerine intikama bırakmıştı. Ben sadece yaşattıklarını yaşamasını istiyordum.

"Bir önerim yok. Öneriyede gerek yok. Siz karar verecek ve uygulayacaksınız." Ayağa kalkıp Yavuz'a doğru adımladı. Omzuna birkaç kere vururken yakalarını özenle kıvırdı. "Ütüsünü bozmamalıydın." deyip Arya'ya göz kırptı. "Son kez ipek giyecekte."

Pera kıkırdadığında Arel'de tebessüm etti.

Arya dudaklarını büküp, "elimin ayarı yok." diyerek gözleriyle elini işaret etti.

"Kamyonet şimdi nerede?" diyerek esas soruyu dile getirdi Halide. Bu soru Yavuz'un sonunu yazacaktı.

"Ne kadar dikkat etmiş olsamda polisler kamyonetin önünü kesti."

"Ve?" Dedi Peyami. O sırada Halide'nin koruması elindeki dosyalarla geldi. Halide dosyayı alıp Yavuz'a uzattı.

"Ve... polis her şeye el koydu." diye konuşurken  uzatılan dosyaları aldı.

"İşi mahvettiğini öğrendiğimde son zamanlarda yaptıklarını Faris ve Pars gibi araştırdım. Hal böyleyken daha fazla burada barınmanın bir anlamı yok."

"Ne yapacaksınız bana?" diyerek acizce sordu.

Gözlerindeki korkuyu iliklerime kadar hissediyordum. Soğuk terler dökmeye başladığında görüntüsü tıpkı dakikalar öncesindeki Reha'yı andırıyordu. Onların bu görüntüsüne olabildiğince tatmin olmamıştım. Daha fazlasını yaşamaları gerekiyordu. Gözlerimi onlardan alarak birkaç saniye boş duvara çevirdim.

"Seni enseleyenler başkalarıyken sonunu yazmak bize düşmez." Güldü. Geldiğinden beri ilk defa gülmüştü Halide. Fakat gülüşü tıpkı ölümü haber veren çanlar gibiydi. "Bunları imzala ve polise gidip ifade ver. Bizimle ilgili tek bir kelime dahi edersen içeride işin biter."

Gözleri birkaç kere kapanıp açıldı. Kravatını gevşetirken dudakları titremeye başlamıştı. Arya'ya kısa süreliğine baktığında Arya üzgün ifadesini takınmıştı. Oldukça sahte maskesini anında dönüştürmesi ayakta alkışlanacak derecedeydi.

"Polise gidersem şirketede el konulacak." diye mırıldandı.

"Polise gitmen senin için daha yararlı. Aksi taktirde bizim vereceğimiz ceza daha ağır olur bilesin." diye uyardı Faris.

"Şirketin artıkgörmez durumda. Artık ona ihtiyacımız yok." Gülümsedi Halide. Gözleri sinsilikle parlıyordu. "Hem polisin şirkete el koyması bizim için daha yararlı olur. En azından uğraşmayız..."

Şirketin hesap kayıtlarında polisin ulaşabileceği bilgiler örgüte götürecek nitelikte değildi. Bir tek Yavuz örgüt hakkında onlara bilgi verebilirdi ancak bunu yapamayacağını hepimiz biliyorduk. Örgüt kurulduğundan beri gelen giden birkaç kişi  olmuştu. Biri kayıplara karışmış diğeri ise -tıpkı yarın Yavuz'un yapacağı gibi- polise teslim olmuştu.

"Ya o!" Diyerek hiddetle bağırdı.

Reha Yüceli okların ona dönmesiyle sandalyede resmen titredi. Korktuğunu bu kadar bariz göstermesi benim için şaşılacak durumdu. Gazel'in anlattığına göre daha saygın, kendine güvenen kişiler beklemiştim. Karşılaştığım kişilerden yalnızda Faris Gevheri, Peyami Hunlu ve Halide Balaman bu tabire uyuyordu. Bade, gönülsüz işin kurbanıydı. Reha, egosunu tatmin etmekle uğraşan aptaldı. Ve Yavuz... O 5'te 5'in kendi kurbanıydı. En zayıf halka değildi, zayıf halkayı oluşturacak biriydi. Onun sayesinde Bade ve Reha iş birliği bozulmuş, ortaya çıkan gerçekle Reha'nın sonu hazırlanmıştı. Üstelik hissiz diye tabir edilen Peyami Hunlu duygularını saklamamış, yüzüne taktığı maskeyi kırmıştı. Bir taşta bir sürü kuş vurulmuştu.

İçimdeki kahkahaları bastırırken Pars'ın sözlerine dikkat kesildim. "İkiniz eski sevgili falan mısınız?" diye ciddiyetle sorduğunda gülmemek için dudaklarımı bastırdım. Pars'ı tanımasam mimiklerinden bu soruyu gerçekten sorduğunu düşünürdüm. Tıpkı onlar gibi. "Ne birlikte oluyorsunuz ne de ayrı."

Pera gülerek öne atıldı. "Neden aynı yere göndermiyoruz?

"Hm," mırıldandı Pars. Omzuyla Pera'yı dürttüğünde, "ne yapalım dersin?"dedi.

"Bilirsin ben küçük bir kız çocuğuyum. Büyüklerimiz fikirlerini söylese daha doğru olur." dediğinde Peyami, Halide ve Faris'e teker teker baktı. Yüzündeki sırıtış oldukça sinsiceydi.

Pera örgüte girdiği zamanın intikamını çıkartıyordu. İnsanların onu hor görmesinden  nefret ediyordu. Nefreti Pera'dan ziyade Gazel'e ayitti. Bunu ela gözlerinin ardındaki çimen gözlerinde saklıyordu. O buruk kırılmışlık hissi dikkatle bakıldığında fark edilemeyecek değildi.

Faris derin bir iç çekti. "Hapishaneye gönderelim demek istiyorsunuz."

"Tebrikler! Bizden bir torba uyuşturucu kazandınız!" dediğinde ellerini neşeyle çırpıp yerinde zıpladı.

Pera gerçektende Gazel'den çok farklıydı. İki farklı yüz, İki farklı maske takınıyordu. Ondan korkamamak elde değildi. Ona Sığınmamakta.

"Bu gidişle psikiyatriden bir randevu alacağım." deyip Pera'yı omzundan tutarak Arya'nın yanına çekti Arel.

Reha,"saçmalamayın! Hapishaneye gidemem. Şirketim, ailem ne olacak?" diyerek kükrediğinde kükreyişi tıpkı aslanların arasındaki kedinin hırlamasıydı âdeta.

"Kendine gel! Kiminle konuştuğunu zannediyorsun?" dedi Peyami. Suskunluğunu nihayet bozmuştu. "Yavuz'un şirketi polis ve onun ailesi arasında bir mesele olarak kalsın. Bize anlattığı hikayeden Agatha olayını çıkartıp şirketini düzeltmek için bu işi yaptığını söyle."

"Kiminle ticaret yapılacağını da soracaklar." dedi Halide.

Peyami sağ kaşını kaldırıp bastonunu yere birkaç kere vurdu. Başını sağa eğip önce Halide'ye baktı. Koyu kahve gözleri Reha'ya kaydığında alayla gülümsedi. "Sevgilileri ayırmak bize yakışmaz. Reha daha önce yakalanmıştı. Onun adını verirse normal karşılanır. Geçmişte beraber çalıştıklarında ortadayken bu şekilde ifade vermesi  herkes için en iyisi."

Arel alkışlamaya başladı. Dudaklarını büzerek iki yana hareket ettirerek Faris'in sandalyesine yaslandı.

"Güzel plan." diyerek onayladı Halide. Yüzü halâ memnuniyetsizlikle doluydu. "Onaylıyorum."

"Aynı şekilde." deyip sandalyeye geri oturdu Pera.

Pars'ta başıyla onaylarken o da sandalyesine oturdu. Bakışlarımız birbirine değdiğinde ne zaman yumruk yaptığımı bilmediğim ellerimi serbest bıraktım. Nefesimi verirken sandalyesini geriye doğru ayıp yandan son kez bana baktı.

"Kabul etmiyorum! Beni onunla aynı kefeye koyamazsınız! Arkadan iş çeviren ben değildim. Agatha işini bok edende kendisi!"

Reha ayağa kalkmış ellerini iki yana savurarak bağırıyordu. Peyami bastonu yere atıp hızlı adımlara yürüdüğünde Reha'nın koruması artık görevini yerine getirmemeyi tercih ederek geriye adımladı. Böylelikle rahatça okkalı bir tokatı Reha'nın buğday tenine geçirdi.

"Şerefsiz herif! Sen kimsinde benim kararlarıma karşı çıkıyorsun! Tüm işlerin altında sen varken utanmadan konuşuyorsun." Boğazını sıkıyordu Reha'nın. Reha, Peyami'nin elini itelemeye çalışıyordu fakat nafileydi. Rengi giderek solarken Peyami sesini yükseltti. "Nefesin bile avuçlarımın içinde. Ya dediğimi yaparsın ya da ailenin cansız bedenini dahi bulamazsın."

Kurucu üyeler haricindekiler ailelerine aşırı düşkünlerdi. Mazhar'ın yurt dışında olması çocukları içindi. Bade özellikle babasına aşırı düşkün biriydi. Reha ve Yavuz'un durumu zaten ortadaydı.

"Hapishanede ne olacağı belli değilken beni göz göre göre tehlikeye atıyorsun." diyerek kekeledi.

Ellerini Reha'nın boğazından çekmişti. Normal şartlar altında üyelerden biri onları ayırabilirdi ancak son yaşananlardan dolayı  kimse karışmamıştı. Reha'nın ölümü herkesin işine gelirdi. Bizim bile.

"Karının seni terk etmesinden ziyade bizim gücümüzle elde ettiğin paranın olmaması daha iyi değil mi?" Deyip dikkatleri üzerine çekti Halide.

"Bizim hakkımızda tek bir kelime edersen ne olacağı aşikar. Tüm bunları göze alarak çeneni kapatmalısın en azından bunu yapmalısın ki ailene dokunmayalım."

"Tamam... Tamam... yapacağım ama ailemin maddi acıdan zorluk çekmesini istemiyorum. "

"Sen arkamızdan çevirirken bunları göze almamış mıydın?" Baş parmağındaki gümüş yüzükle oynuyordu Pera. Konuşurken dikkatini ellerinden çekmiyor, oldukça stabil tonda düşüncelerini dile getiriyordu. "Benim bir haine yedirecek param yok. Ve yine aynı benin bir katile yedirecek parası yok! Çünkü sen kendin bu yolu seçtin. Tökezleyince sana yardım eli uzatacak bizlerin yolundan saptın. Şimdi tercihlerine saygı duymayı öğren."

Sesindeki normal ton tüyler ürpeticiydi. Pars ve Arel bakışırken Pera yerine Gazel'in konuştuğunu anladım. Çünkü Pera sesini her zaman yüksek tutardı. Bir başkasının kendi sesini baskılamasına asla izin vermezdi.

Gazel, şefkatini ve hırçınlığını dengelemek adına  Pera'yı oluşturmuştu. İnsanlığa duyduğu iyimser tarafını terk edemiyordu ancak insanlıktan nefret eden tarafınıda bastırmıyordu. Pars, geçmiş yaşantısındaki acılarının üzerine perde çekmişti. Bulut Öray olmayı bırakmış Pars Tekin olmayı tercih etmiştiArel ise benim için tam anlamıyla muammaydı. Önümde çözülmeyi bekliyordu ancak çözülmekten bir o kadar korkanda yine kendisiydi. Onun izlerine bastığımda yok olacağımı söylemişti. Geçmişine yol aldığımda canımın acıyacağını o an anlamıştım. Fakat onada söylemiştim. Geçmişine uzanan ayak izlerini takip ederken yok oluşuna tanıklık etmek istiyordum. Çünkü hislerim onun yok oluşunda düğümleniyordu. Hafızamın içe geçmiş yumaklarından daha güç hale geliyordu.

"Bunca zaman bir sürü insanın zehirlenmesine yol açtık. Hepimiz katiliz." diye konuşurken boynunu ovuyordu.

Peyami kin ve öfkeyle yüzüne tükürdüğünde Pera gür bir kahkahayı patlattı.

"Katil olduğunu kabul etmende güzel bir şey."

"Sende öylesin." diye diretti.

"Sanane bundan? Seni ne ilgilendirir?" Omuzlarını silkti. Gülüşü katlanırken, "tüh! Mahpus damlarına düştüğünde sana don atlet getiririm diyordum. " dedi.

"Benimle alay edemezsin!"

Pera gülüşünü anında yırtıp attı. "Fazla konuşuyorsun. Ses tellerini seviyorsun sanıyordum."

Reha farkında olmadan birkaç adım geriledi. Pera sandalyeden kalktı. Ağır adımlarla kırık cama doğru giderken sırıtarak Peyami'ye döndü. "Kararınız buysa uyacağım. Konuşulacak başka bir şey varsa esas üyelerle konuşmayı tercih ederim. Çöp olmuş insanların önünde artık işimizi konuşacak değilim." Asker selamı verip arkasını döndü. "O zaman ben kaçtım!" dediğinde loş ışığa doğru yürüyüp camdan aşağı atlayarak gözden kayboldu. Gidişinden kısa bir süre sonra Halide gururlu gülümsemeyle Peyami'ye döndü.

"Bu kızı bu hâle sen getirdin." dediğinde aynı gülümseme Peyami'ye de yayıldı. "Onun bu halinden hoşlananda sensin." diyerek Halide'ye  karşılık verdi.

Pera örgüte girebilmek için Peyami'nin yanında işe  başlamıştı. 15 yaşından itibaren onun yanında çalışarak işleri öğrendi. 18 yaşına geldiğindeyse artık her şey için hazırdı. Pars'ın soyismini veren Vina'nın amcası Tekin sayesinde örgüte üye olarak dahil olmuştu. O Arel gibi köstebek olmayı tercih etmemişti. Şeytanın inini yıkmayı değil, masasında söz sahibi olmayı tercih etmişti.

"İnkar etmiyorum. Yaşına rağmen böyle bir konuma gelmekle beraber boyun eğmeden kokuşmuş ağızları susturması takdir edilesi bir şey."

Yavuz'un imzaladığı kağıtları alıp Reha'ya döndü. Düşecek gibi duran kabanını düzeltip "gecenin sürprizi sen oldun. Bunun için yeterli belge elimde yok. Yarın belgeleri hazırlayıp imzalaman üzere adamlarımdan birini göndereceğim." dediğinde çıkışa doğru ilerledi.

Reha'nın korkudan nefes alışverişi düzensizleşti. Onu bir dakikadır özenle inceliyordum ve yutkunup göz kaçırırken otuzlu yaşların çizgilerine soğuk terler dökülüyordu.

"Göndermeme gerek yok. Her şeyi hazırlayıp paket edeceğim." dediğinde Halide olduğu yerde yavaşça dönüp Peyami'yi süzdü. Ciddiyetini kavradığında başıyla onaylayıp ilerlemeye devam etti.

Yavuz'un kafası oldukça karışmıştı. Dudaklarını stresle kemiriyordu. Anlattıklarının gerçek olmadığını bilmesine rağmen başkalarını inandırmak onun için güç duruma gelmişti. İşin  ucunda ailesi olmasaydı çoktan öterdi.

Peyami öfkesini dizginlemeye çalışarak Arya'ya döndü.

"Ayrılan herkesin ödemesi gereken bedeller vardır. Bu bedele razı mısın?"

"Bedel konusunu esnetebiliriz. " diye araya girdi Faris Gevheri. Onun bu tutumu Arel'in işiydi. "Bize gerçekleri anlatan birini ödüllendirmek varken bedel ödetmek doğru değil."

"Aklındaki nedir?" deyip konuya dahil oldu Pars.

"Kızı kendi haline bırakalım. Özgürlüğünü verelim. Bizi satmayacağından eminiz fakat kendimizi garanti altına almak adına sadece dedesinin kayıtlarını elimizde tutmanız yeterki.''

Son söyledikleri Arya'nın gözlerinin kaçırmasına sebep olmuştu. Arya dedesinin hastane masrafları karşılayabilmek için Yavuz'un yanında işe girmişti.

"Bunu kabul ediyor musun?" diye sordu Arel.

"Bir soru olarak algılamıyorum çünkü o belgelerle beni tehdit edeceğiniz bir gün gelmeyecek." dediğinde kendine güvenen ifadesi geri gelmişti.

"Yarın ofise gel. İşlemleri halledelim ve sen yoluna biz yolumuza." diyerek ayağa kalktı Faris.

Peyami adamına işaret verirken Arel'de ona yardımcı olmak adına Yavuz'a yöneldi. Herkes çıkışa doğru gittiğinde Pars önündeki masaya bakıyor sessizliğe gömülüyordu.

Kırık kapıdan gıcırtı yayılırken dikkatim Arel ve Yavuz'a kaydı. Arel Yavuz'un kulağına eğilmiş gülerek bir şeyler söylüyordu. Yavuz'un yumruk yapan elleriyle kızaran kulaklarını gördüğümde  sinirlendiğini anlamam uzun sürmemişti. Arel sürükleyerek kapıdan geçirirken arkadan gelişi güzel el salladı.

Pars'ın gözleri hala masaya kenetliydi. Yüzünde sert bir ifade vardı. Gelişmiş vücudu oldukça kasılmış, stresle sağ bacağını sallıyordu. Birazdan sağ elini çenesine yaslayıp gözlerini kısacaktı. Ne zaman derin düşüncelere dalsa bu hareketi yapardı. Gülümseyerek birkaç adım geri adım attım. Sırtımı duvarla birleştiğimde gücümü ona verdim. Kaskatı kesilmiştim ve bunu daha yeni fark ediyordum.

Birkaç dakika süren sessizliğin ardından Pars gülmeye başladı. Bu ondan en son duyacağım gülme şekliydi.

-

•Selam^^ nasılsınız? Umarım her şey yolundadır:) eğer değilse kozadan çıkmak için mücadele edin :) Çıktığınızda her şey daha güzel olacak. Yeterki inanın.

Sorular:

•Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz? Olaylar oldukça hızlı gelişiyor. Tabi şu anlık;)

•Reha ve Yavuz masadan kalktı. Yerine biri gelir mi? Yoksa çekirdek kadro devam mı eder?

• Bizimkiler hakkında ne düşünüyorsunuz? 

•Sizce Vuslat Arel'i çözdüğünde dediği gibi yok olacak m yoksa sizin bir fikriniz var mı?

•Gelecek bölüm hakkındaki tahminler neler?

Hoşçakalın

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 4
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 4
Eğlenceli Eğlenceli 3
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 2
Edanuryd "Her şey burada bir masal gibi ya da yine kafam iyi."