Kazananın Yalnızlığı - Hikaye

Ekim 17, 2025 - 20:58
Ekim 17, 2025 - 20:59
 0
Kazananın Yalnızlığı - Hikaye

Kadını ile mücadeleye giren her Erkek kaybetmeye mahkumdur. 
Kadın bu mücadeleyi muhakkak ki kazanır.
Peki ama ne kazanır?
Başka bir zafer mi?
Yalnızlık mı?
Gurur mu?
Özgürlük mü?
Hepsi mi?

Ama en çok da bir gerçeği kazanır kadın:
Sevginin bir savaş alanında büyüyemeyeceğini…
Bir ilişkide galip gelmenin aslında iki taraf için de bir şeyleri yitirmek anlamına geldiğini…
Ve bazen, kazanmak denen şeyin, aslında sonsuz bir yalnızlık olduğunu

------------------------------------

Ev sessizdi. Öyle bir sessizlikti ki, sanki zaman bile bu sessizlikte nefesini tutmuştu. Duvarların arasında yankılanan tek şey, mutfaktaki küçük saatin tik tak sesiydi. O ses, aralarındaki uzaklığı ölçer gibiydi; bir zamanlar birbirine dokunan kalplerin arasına şimdi görünmez, buzdan bir duvar örülmüştü. Masanın iki ucunda, bir kadın ve bir erkek oturuyordu. Ne göz göze geliyorlar, ne de kelimeler birbirlerine yol bulabiliyordu.

Bir zamanlar bu evde kahkahalar vardı. Paylaşılan çaylar, yarım bırakılmış cümleleri tamamlayan bakışlar, sessizliğin bile huzur verdiği akşamlar… Oysa şimdi sessizlik, huzurun değil, kopuşun habercisiydi.

Kadın, iç dünyasında taşıdığı eril bir karakterle bu ilişkiye adım atmıştı. Sevmeyi bilen ama teslim olmayı reddeden bir ruhtu onunki. Geri adım atmak, onun gözünde bir yenilgiydi. Sevgiyi büyüten yumuşaklık yerine, ilişkisini güçle, irade ile ayakta tutmaya inanıyordu. Tartışmalar başladığında dilini bir silah gibi kuşanıyor, her kelimeyi keskin bir bıçak gibi kullanıyordu. Karşısında bir sevgili değil de, sanki bir rakip varmış gibi… Sevdiği adamla yan yana değil, karşı karşıya durmayı tercih ediyordu.

Erkek ise başlarda bunun bir dönem olduğunu sandı. “Geçer,” dedi içinden. “Her ilişkide olur böyle çalkantılar.” Oysa zaman geçtikçe fark etti ki kadın tartışmıyor, mücadele ediyordu. Onun için bu bir diyalog değil, bir üstünlük mücadelesiydi. Kadın için haklı olmak, mutlu olmaktan daha önemliydi. Her meselede son sözü söylemek, her kavganın galibi olmak istiyordu. Gururu, sevgisinin önüne geçmişti.

Adam içini açmaya çalıştığında, sözleri kadının sert üslubunda kırılıp dağılıyordu. O sustukça kadın kendini daha güçlü sanıyor, onun sessizliğini zaferle karıştırıyordu. Adam bağırmadı, kavga etmedi, suçlamadı. Sadece yavaş yavaş geri çekildi. Bu bir kaçış değil, sessiz bir kayboluştu. Kalabalığın içinde görünmez olmanın, sevdiği evde yabancıya dönüşmenin acı dolu şekli…

Kadın ise bu sessizliği kendi zaferi olarak okudu. “Onu susturdum,” dedi içinden. “Artık benim dediğim olacak.” Gerçekten de öyle oldu. Evin sesi artık sadece ona aitti. Kurallar, kararlar, cümleler hep ondan çıkıyordu. Adam gülümsemeyi unuttu; konuşmayı, dertleşmeyi, hatta özlemeyi bile unuttu. Kadın bu hâlde bir süre kendini güçlü sandı. Bir kaleyi tek başına ele geçirmiş bir komutan gibiydi. Fakat fark etmediği bir şey vardı: O kalenin içinde artık kimse yaşamıyordu.

Bir akşam, adam sessizce dolabını açtı. Gömleklerini katladı, birkaç kitabını çantasına yerleştirdi. Ne bir not bıraktı ne de bir açıklama yaptı. Kapıyı sessizce kapattı. O an evin içindeki hava bile değişmedi; çünkü sessizlik zaten çoktan yerleşmişti. Kadın aynaya baktı. Karşısında hâlâ “kazanan” birini gördü. Ama zaferin yankısı yoktu.

Günler geçti. Sessizlik büyüdü, derinleşti, kadının sesini bile içine çekti. Artık konuşsa bile, duvarlar cevap vermiyordu. Sadece saatin tik takları vardı — sanki her saniye kadının zaferini alaycı bir şekilde sayıyordu. Adam gitmişti. Ve onunla birlikte kadının içindeki kadınlık, yumuşaklık, sevme hâli de yavaş yavaş çekip gitmişti. Geriye sadece savaşmayı bilen ama sevilmeyi unutmuş bir ruh kalmıştı.

Bir sabah, kadın aynanın karşısına geçti. Yüzündeki sert çizgilerde, gecelerin sessizliğini taşıyan gölgeler belirmişti. İlk kez kendine dikkatle baktı. Ve o an, zaferinin gerçek yüzünü gördü. Evet, bir savaşı kazanmıştı. Ama bu zafer, bir sevgiliye değil; kendi kalbine karşıydı. Gururu galip gelmişti, ama sevgi, bu savaş meydanında sessizce can vermişti.

Kadın kazanmıştı…
Ama kazandığı şey bir insan değil; dört duvar arasında yankılanan, cevapsız bir sessizlikti.

Yazan
Korhan KÜLÇE

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE