Sevgi Çemberini Ters Okuyanlar

Kasım 30, 2025 - 18:58
 0
Sevgi Çemberini Ters Okuyanlar

Bazı insanlar vardır; sevgiyi bilirler ama uygulamayı hep yanlış yerden başlatırlar.
Kendi hayatının merkezindeki, onu gerçekten seven ve en çok düşünen o bir avuç insana karşı sabırsız, kırıcı ve hoyrattırlar…
Dışarıdakilere ise aşırı nazik, abartılı derecede anlayışlı, neredeyse gerçek dışı bir hoşgörüyle yaklaşırlar.

Hayatının merkezinde duran insanlara karşı umursamaz ve kırıcı davranırken, aslında kendi iyiliğini dahi umursamayan dışarıdaki insanlara daha çok emek verir; enerjisini, zamanını ve nezaketini yanlış yöne harcarlar.

Bu tuhaf bir çelişkidir:
Sevgi çemberinin içindekiler dikenli tellerin arasında; dışındakiler pamuklara sarılı.

“İnsan kendine şu soruyu sormalıdır:
Neden nezaketim ve sevgim en çok hak edenlere ulaşmıyor?
Neden beni ve geleceğimi umursamayanlara karşı bu kadar yumuşak ve hoşgörülüyken, sağlığımı, mutluluğumu ve yarınımı düşünen insanlara karşı bu kadar hoyrat olabiliyorum?”

Çünkü olması gereken tam tersidir.
İnsan, iç çemberine, yani kalbinin yükünü taşıyanlara, daha ılımlı, daha sabırlı, daha merhametli davranmalı ve emeğini onlara vermelidir.
Dışarıya ise gerektiği kadar; fazla değil, sahte değil, mecbur olduğu kadar…

Fakat birçok kişi bunu başaramaz.
Neden?
Çünkü dışarıda herkesin karşısında iyi görünmek isterler.
Onay ararlar.
Beğenilmek isterler.
“Ne kadar iyi, ne kadar muhteşem bir insan!” dedirtmek için kendilerini parçalarlar.
Gerçekçiliklerini, sınırlarını, netliklerini yabancıların önünde cesurca ortaya koyamazlar.

Fakat sıra kendi sevgi çemberine gelince…
işte orada içlerindeki gerçek benlik açığa çıkar:
Sabırsız, üstten bakan, kırıcı, eleştirel, hoyrat ve önemsemeyen.

Dışarıya karşı gösterdikleri abartılı nezaketi, kalplerine en yakın olanlara göstermek akıllarına bile gelmez.
Sanki kendisini seven insanların duyguları daha dayanıklıymış gibi…
Sanki kırıldıklarında daha hızlı iyileşebilirlermiş gibi…

Bu davranış farkında olmadan şunu söyler:
“Size kırılma hakkı tanımıyorum. Ben şu anda dışarıda iyi görünmekle meşgulüm.”

Oysa doğrusu şudur:
Gerçek iyilik, yabancıya yapılmaz.
Gerçek iyilik, kendi çemberine taşıyabildiğindir.
Sana en yakın olanları incitmeden yaşamak, dışarıdakileri memnun etmekten çok daha değerlidir.

Dışarıdakilere karşı gerçekçi olmak, sınırlarını korumak, mesafenin ve saygının değerini bilmek…
Ve içerdekilere karşı daha şefkatli, daha hoşgörülü, daha insaflı davranmak, emek vermek gerekir.

Çünkü dışarıdaki insanlar hayatının fonudur.
Ama sevgi çemberinin içindekiler, hayatının gerçek taşıyıcı kolonlarıdır.

Bir insan kendi çemberini koruyamıyorsa,
dışarıya gösterdiği kibarlık sadece bir maskedir.
Ve maskeler, en çok kalbimizin en yakınındakilerin yanında düşer.

Yazan
Korhan KÜLÇE

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE