Şiir okumak yetmez…
Bazı günler düşünmek ve kafamı toplamak için kendimce çeşitli yöntemler geliştirdim. Oldukça da etkili olduğunu düşündüğüm yöntemler hemde, bu yöntemler, duygu durumuma, hava şartlarına ya da gaipten gelen şeklinde değişim gösteriyor, ne zaman nerede olacağı belli olmayan bu kafamı toplama olayı, sanırım iç dünyamın benim kontrolüm dışında, olmadık anlarda toplantı isteyen o patronlar misali saldırısı olmalı ki beni hep hazırlıksız yakalıyor. Mesela bugün de Nar soydum, malum havalar soğuk, bağışıklık durumları vs. unutulunca da yumuşuyor yenmiyor tabi.
Narın suyunu sıkmayı sevmiyorum, elma gibi soyup sonra gelişigüzel ayırıyorum, sonra da başlıyorum taneleri tabağa dökmeye, her seferinde hayranlıkla mest olmuş bir halde “ Ey yaradanım ! Nasıl da tane tane dizmişsin, her biri birbirinden ayrı duruyor, ne mükemmel bir nizamdır “ diye düşünmeden edemiyorum. Tıpkı insanlar gibi sıkınca suyu çıkıyor, tıpkı insanlar gibi içinde şifa barındırıyor ve tıpkı insanlar gibi benliğine kılıf takıyor ki zarar gelmesin diye,
Peki ya benliğimizin kılıfını-giysisini kaç kişinin huzurunda çıkartıp, tamamen saf ruhumuzla karşısında durduk? Peki kaçımızın şifası, benliğimizi aşarak başkalarına ulaşabildi? Ya böylesi bir nizamda kaç defa dizildik Arafta? Hangi kötülüğe baş kaldırmadan sükuna erdik? Bu taneler gibi.
Tüm bu sorular, elimdeki kırmızının en muhteşemini içinde barındıran o nar’ı soyarken uçuştu beynimde, ve yine cevap verdi diğer yanım “hiç” diye, düşüncelerimi kimse duymamıştı o an, fakat “hiç” dediğimi tüm ev halkı duyduğundan, saçma sapan bir bağlantı kurdum geçiştirmek için.
Soyduğum nar bile kendime; insanlığımı, değerlerimi, nereye yol aldığımı, kimlere hayrımın dokunup, kimlere yanlış yaptığımı sorgulatmaya yetmişti. Ben şaşkın, nar şaşkın. “Nar bile kendindeki bu güce inanamamıştır” diye güldüm için için.
Artık insanların sadece şiir okumasının yeterli olmayacağı, nar da soyması gerektiğini düşündüğüm evredeyim sanırım.
Şifalar olsun efendim…
Tepkiniz nedir?