BİLGİ SAYAR

Bilgi, insan varoluşundan itibaren değerli olarak algılanmış, vazgeçilmezimiz olmuş. Hiçbirimiz bilgisiz olduğumuzu kabul etmeyiz şükür... Bilgiyi sayan aletlere farklı bir bakış yapalım bu yazı ile....

Kasım 21, 2021 - 19:06
 0
BİLGİ SAYAR

Bilgiyi sayan alet… İlk nerede ne zaman karşılaştık kendisiyle… Önce taşladık, kötüledik, dünyamıza girmemesi için kışkışladık, direndik, PES ETTİK…

Neden bu inat!.... Her birimiz ne kadar bilgili olduğumuzla böbürlenmek istemiyor muyuz? Bütün hırsımız, öğrenmek, kendini bilmek, kendinden öncekilerin de bilgilerini yalayıp yutmak değil mi?

SEN BENİM KİM OLDUĞUMU BİLİYOR MUSUN? Bu kelamı zor bir durumda karşılaşıp tehdit amaçlı kullanmayanamız var mı? Sanki keşfedilmeye muhtaç derya deniziz de karşımızdakini bu gizil gücümüzle korkutuyoruz… Günümüzde "benim şurada, burada tanıdıklarım var, istersem sana dünyayı dar ederim" lere dönüşse de tarih öncesinde de vardı muhakkak bu meydan okumalar… Ama o zaman daha sahidence… Düello gibi, kas gücü baskınlığı… Allah vergisi filan, son maddede gelir aklımıza. İnsan ne yerse odur inancıyla, önce düzgün beslenmesine, et tüketimine borçlu olduğunu bilir. Et tüketenler avcı, ot tüketenler avdır. Daha neleri biliyordur benim insansı sürüngen beyinli atalarım? Her gün av peşinde koşup antreman yapmasına, daha doğrusu kendisini en güç şartlarda bulup her gün denemesine borçlu olduğunu biliyordur. Devasa bir kayayı yolundan çekebilmişse, sürüngen beyni hemen trigonometrik işlemlerle karşıdaki rakibin enini boyunu yeri titretme ivmesinden ağırlığını hesaplayıp çıkarımına göre hareket ediyordur. Neydi bu şimdi? Bilgi değil mi? Moda tabiriyle KADİM bilgi…

Ah ne güzel senaryolar yazmış da oturup onları ciddi birer bilgi gibi Tanrısal depomuza arşivlemişiz. Taş devri, Cilalı Taş Devri yok, Yontma Taş Devri…Ne güldüm, bunun ortaya çıkarılışını öğrendiğimde. Vatandaş kütüphaneye görevlendirilmiş. Levhaların kitap görevi gördüğü çağlarda. Karışık bu yığını  nasıl tasnifleyeceğini bilememiş önce. Çalışanların kapasitesini de göz önünde bulundurarak -hepsini kendi taşıyamazdı ya- yapıldıkları maddelere göre bir yer belirleyip taşıtmış. Bir de ne görsün, taştan yapılanlar aynı devirde, tunçtan yapılanlar aynı devirde yazılmış eserlermiş. O zaman devirlerin de adı konmuş: Taş Devri, Tunç Devri… İnsanoğlu bunları icadetmek için fethettiği her yerleşim yerinin önce kütüphanesini yok etmiş. Bunu anlamak mümkün olmasa da okuldan bezmiş bir öğrencinin tüm kitapları yakarak hayatını kolaylaştırdığını zannetmesi gibi bir şey… Ama işe yaramış, geçmişi unutturmayı başarmışlar. Hakikaten bağlar kopmuş. Sonra yerine masallar yerleştirmesi çok kolay… Hele de kimi milletlerin tarihini kendi araştıracak gücü ve bilim adamı yoksa…

Şimdi daha kolay. İstediği bilgiyi ürettiği teknoloji sayesinde tek merkezde depoluyor. Özgür gezinip istediği bilgiye ulaştığını zanneden bizleri yemlemek amaçlı kırıntılar atıyor önümüze. Çünkü arama motorları da onların. Hangisini ilk sayfada önünüze geleceği ayarlanabilmekte. Onu da geçtim artık ses dinleme, görüntülü izleme donanımıyla, bir uzvumuz gibi yapıştığımız araçlar sayesinde konuştuğumuz nesne, satın alman için ertesi gün sayfanda, ekranında… Bir arzuya bakıyor değil mi? Depo ile bağlantıyı kes, bir hiçsin. Bütün kitaplarını ansiklopedilerini de fuzuli eşya diye çoktan geri dönüşümle ambalaja çevirttin.

Bilgiyi sayan bu alet artık vazgeçilmezin. Gibi yani. Elinden alsalar ne olacak? Hiçbir şey yapamayacaksın. Yaşamanı yeniden dizayn edeceksin. Korku şimdi bu bilgisayarın insanı ele geçirecek olması. Çip takılarak. O kadar gelişmiş ki, yapay zeka artık insan gibi. Hem de hatasız egosuz çalışıyor. İktidarı ele geçirmeyi irade ederse onu durduracak gücü olmayacak insanoğlunun. Kendimizi çok önemsememiz dini inançlarımız gereği. En üstün varlık İNSAN… Sonra yaptığın bir şeyi daha üstün buluyorsun. Yumurta mı tavuktan tavuk mu yumurtadan?

Gerçek bilgiyi merak ediyorum? İnsanoğlu nasıl var oldu? Siyah ırk, Çekik gözlü ırk, bir de Beyaz ırk mı demeliyim? Hiçbir bilgi bana göre bunu açıklamıyor günümüzde. Mevsimsel, coğrafi koşullar, evrim filan hikaye… Neler bugün yaşadığımız düşmanlık tohumunu ekti birbirimize karşı. Gezegeni ortak kullanmamız gerektiği bir hakikatken… Artık bunu bilemeden göçerim dünyadan… Ama doğrusu şu BİLMEK dürtüsü öyle vazgeçilmezimiz ki, bilimin sunduğu, efsane ve masalların sunduğu bilgi kırıntılarından yemlenmekten vazgeçemiyoruz.

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
GÜMÜŞ SÖZ Sözün gücünü farkedeli epeyce yol aldık hayatta. Tadımız, tesellimiz, yoldaşımız, yârenimiz ve daha niceleri oldu söz benim için. Sözlerle dolu nice kitaplar.... İnsanoğlunun en değerli buluşu herhalde sesi söze, sözü yazıya dökmek....Sahibinin zerresi kalmamışken dünyada sözü yolculuğuna devam eder. Öyle bir sözdür ki o, doğduğu dilin gücünü yansıttığı ölçüde ömrü devam eder. Sözün gücüyle ruhlar inşa etmeyi isteyenlerin paylaşım mecraları bulmaları ne güzel şans!...