DİANE'NİN LANETİ BÖLÜM 8 - DENİZ SARGUT / DENİZDEN SESLER
DİANE'NİN LANETİ BÖLÜM 8 - "AŞK"
Yıllardır okula aynı yoldan gidip geliyordum ama bu yolun ne kadar güzel olduğunu Darian sayesinde keşfetmiştim. Ona bakmadan yürümeye çalışırken etrafımdaki güzellikleri yeni fark ediyordum. Yolun iki yanına sıralanmış yaşlı ağaçlar bilgece bizi izliyordu sanki. Bir altın saraylının geçtiği bu yol onları da heyecanlandırmıştı. Tabi bu konuda kimse beni geçemezdi. Darian, düşüncelerimi fark etmişçesine birden duraksadı.
“Nehrin sesini duyuyor musun?” diye mırıldandı. Ağaçların arasından elen sese kulak kesilerek.
“Evet, ormanın içinden küçük bir nehir geçiyor. Bilmiyor muydun?” dedim şaşırarak.
“Bu civara pek gelmiyorum” dedi. Haklıydı. Onun burada ne işi olurdu ki?
“Görmek ister misin?” diye sordum.
“İyi olur. Hem biraz dinleniriz” diyerek ağaçların arasına daldı. Ben de onu peşinden ilerledim. Yolumuzu kesen dalları atlattıktan sonra enfes bir alana gelmiştik. Sıkışık kayalıkların arasından fışkıran nehrin gürültüsü ve yemyeşil orman örtüsüyle harika bir tablonun içerisindeydik. Sanki usta bir ressam bizi yıllar önce çizip kendisinden başka hiç kimsenin bilmediği bir yere gizlemişti. Özeldik biz. Özel ve önemli. Sanki bizi izlemek için gelecek onlarca sevenimiz olacaktı.
“Biraz oturalım mı?” diyerek kayalıkları işaret etti. Ben de kabul ettim. Şimdi ortam daha gergindi. Yürürken en azından birbirimizin yüzüne bakmak zorunda kalmıyorduk. Yine de derin bakışlarının nehre dalması sonucu yüzünü rahatlıkla inceleyebilmiştim. Keskin yüz hatları sayesinde beyaz teni olduğundan daha sert duruyordu. Buz mavisi gözleri hüzünle gölgelenmiş gibiydi. “Neden?” diye sordu içimden defalarca. Neden buradasın? Gözlerindeki keder miydi seni bana getiren?
“Sana olan bu ilgimin nedenini merak ediyorsundur” dedi aniden başını bana doğru çevirerek. Bu ani çıkışı, başımı sallayarak geçiştirdim.
“Aslına bakarsan bu sorunun cevabını ben de merak ediyordum. Uzun zamandır seni izliyorum” dedi manidar bir gülüşle.
“Ne demek istiyorsun?” diye sordum. Kafam iyice karışmıştı.
“Sen diğer herkesten farklısın” dedi tek kaşını havaya kaldırarak. Ağzında yarım bir gülüş vardı. Gerildiğimi hissettim.
“Enerjin, gülüşün, göz alıcı güzelliğin…” Derin bir nefes aldığımı hissetim ancak nefesim beni yarı yolda bıraktı. Darian, ayağa kalkarak yanıma gelmiş, aramızdaki mesafeyi kapatmıştı. Onun bu kadar yakınımda olması bana kendimi çok iyi hissediyordu. Hem ateş hem de su gibiydi. Yüksek aurası benim içimdeki ateşi de canlandırıyordu.
Dudaklarımız birleşirken gözlerimi kapadım. Yanımda o varken başka bir şey görmeye ihtiyacım yok gibi hissediyordum. Ruhumuzdaki ateş, gerçekleri göremeyeceğimiz kadar bizi kör edene dek bedenlerimizi sarmaya devam etti.
DENİZ SARGUT
Tepkiniz nedir?