DUYULMAMIŞ BİR HİKAYE

Nicedir elime almadım şu sazı '

Eylül 27, 2021 - 00:45
Eylül 27, 2021 - 01:49
 0
DUYULMAMIŞ BİR HİKAYE

Nicedir elime almadım şu sazı. Ne menem ne nankör bir alettir bu. Hacı Bey pek ısrarlıydı bu gece, -Çal be evlatlık, çal da gönlümüzü titret- dediydi. Bana kalsa sandıktan hiç çıkarmazdım. Ne örümcek ağı kaplamış tellere ne de rutubetlenmiş gövdesine dokunmazdım. Hacı Bey ne zaman rakının üstüne likör içse, ya hastanelik ya da eğlencelik oluyor. Komaya da girdiği yok, hastane bahçesine girer girmez ayılıyor. Mehmet Ağa, Tığ Cemil hepimiz bıktık bu moruktan. Ölse de üç beş birşeyini aramızda bölüşsek diye bekliyoruz. Ne öleceği var bunun, ne de delireceği. Dört Kadın eskitti gözü hala beşincide. Allah bunun gibilerin uçkuruna ateş düşürmedikçe, daha çok ana kuzuları otuzuna gelmeden terelellenecek. Çok kahrını çektim Hacı’nın. Onbeş yaşımdan beridir, aha oldu dün sabah yaşım kırk, halen daha çekmekteyim. Ne baba vardı ne ana ne de bir hısım akraba. Muhtar beni bunun yanına ayak işleri için verdiğinde, doğru dürüst Türkçe bile konuşamazdım. İlk zamanları Hacı Bey beni zorla mektebe yazdırdı. Yok dedim kafam almaz benim okumam. Oradan aldı tarlaya, yok dedim çapa bilmem ekin sürmem. -Ulan köpoğlu Rum ne yapacaksın ne bilirsin dedi. -Na şurda bir adam var ahraz, elinde saz, beni ona ver de saz öğreneyim dedim. Ahrazın yanında saz öğrendim, söz öğrendim, usul erkan öğrendim. Hacı Bey’in sazcısı sözcüsü oldum. Seksenine merdiven dayadı gavad, daha ölmek nedir bilmiyor. Köyün en yaşlısı bir o, bir de Necip’in kahvesinin önündeki çınar ağacı kaldı. Karımı çok erken dağlara saldım, çocuğumuz olmadı mevla yazısı. Hacı Bey karıma bir laf etmiş garip Ayşe bozulmuş dağa çıkmış. İndiremedim aşağı ne dil döktüysem, zaten o da yanında kalmamı istemedi. O dağda ben aşağıda delirdim. Sazı sözü bırakmıştım nicedir. Hacı Bey pek ısrarlıydı bu gece. Üstüme gelme diyemedim, parmaklarım telleri şöyle bir yokladı, dilim benden önce davrandı iki keklik türküsünü söylemeye. Hacı Bey ölse de kurtulsam. Ayşe’mi dağdan indirsem ben Bey olsam, o Hanım. Hacı Bey sabaha ölse, ben Ayşe’yi sırtlanıp getirsem. Hacı Bey ne istedi benim garip Ayşe’mden. Bir kar yağsa, hastalansa yatağa düşse, atı şahlansa sırtından atsa, kamyon çarpsa diye bekledim -beklerim- Hacı bey ölse de ben Ayşe’me gitsem. En son geçen sene gördüm onu dağdaki kulubede. Yüzüme bakmadan konuştu benimle. Al yanakları solmuş gördüm, saçları kırlaşmış daha otuzuna değmeden. Hacı Bey neden kıydın Ayşe’me diyemedim. Tutamadım iki yakasından, resti çekip de. Ne kalabildim adam akıllı ne de gidebildim Ayşe’me. Hacı Bey birgün Ayşe’den ve benden önce ölse, davul zurna çaldırıp çıkarım Kaz Dağına. Benim melek Ayşe’m allar giyinse, morlar sürünse, yeşiller taksa başına. Hacı Bey aman, dil alışkanlığı Hacı gavadı ölse de bitse bu işkence. -Ben ölmeden o karın köye inemez dedi. Şeytan diyor kap çifteyi vur alnının çatından yat ömrün geri kalanını. Her gece adaklar adıyor mum dikiyorum. Kiliseye ayrı camiye ayrı gidiyorum. Ya İsa, Ya Muhammed kabul edecek beni. Bizi. Ayşe ile ikimizi. Hacı Bey bir ölse ah bir ölse! Ne gam kalır bende ne kasavet. Gönlümdeki güvercin benden önce uçar konar Ayşe’ye...

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Zeynepwesen Biraz hayal, biraz gerçek tıpkı hayat gibi.