Esilâ’ya Mektup
Esilâ’ya Mektup yazmasam çıldıracaktım.
Esilâ’ya Mektup
Bu gün şehre yağmur yağdı, çisil çisil. Bu yağmurda seninle ıslanmak güzel bir anı olabilirdi. Hiç baş başa geçirdiğimiz bir anımız olmadı seninle. Sokağa çıkıp biraz da olsa ıslandım ama yalnız ıslanılmıyor yağmurda. Yalnız yemek yenmiyor, yalnız gökyüzüne bakılmıyor, yalnız bir ağacın gölgesinde oturulmuyor, yalnız eve girilmiyor, yalnız mutlu bile olunmuyor Esilâ. Yalnız, sadece çok iyi acı çekiyorsun. İstediği kişi insanın yanında olmayınca ezbere yaşıyor hayatı. Yemeği hayatta kalmak için yiyorum, muhabbeti ayıp olmasın diye ediyorum dostlarımla. Aklım hep sende. Yaşamak fiili hayatın içinden çıkıp gidiyor. Öznesi sen -olmayan sen- olan hayatımın, tüm yüklemleri yoruyor beni. Gece yoruyor en çok.
Gece yarıları, yaralarım açılıyor bir bir…Yaram şiir oluyor. Kan kaybından ölene kadar şiir karalıyorum. Ölene kadar nahif bir söz oldu, geberesiceye kadar seni yazıyorum aslında. Her şeyi unutuyorum o an, dalgınlığım oluyorsun. Sigaramın bittiğini kül tablasından düşünce anlıyorum. İnan bana bir gün ikimizde yanacağız bu evin içinde. Yazdıklarımdan çok sildiklerim yoruyor beni. Seni yazmak kolay da silmek zor Esilâ.
Şu an sana ulaşamadığım için kendimi suçlu hissediyorum. Her yer suç mahalli gibi. Senin, benimle birlikte olmadığın her yerden ben suçluyum. Vuslatımızın katili benim belki de… Suçumun cezasını çekiyorum. Tüm gelemeyişlerin sancısındayım.
Elimden gelse ömrümün kalan kısmını seninle baş başa geçirebileceğim bir kaç dakikaya değişirdim. Bunu yapabilirim. Elimden gelmeyen o kadar çok şey var ki. Mutlu olmak elimden gelmiyor mesela. Yaşamak elimden gelmiyor, en iyi yapabildiğim şey seni özlemek. Oysa özlenecek o kadar çok şey vardır ki bir insanın hayatında. Çocukluğu mesela, ayrı ise anne ve babasını özler insan. Ama seni özlemek kalbimde kimseye yer bırakmamış gibi. Bu aciz, acınacak halimi yazarak seni de mutsuz etmek istemiyorum. İyiyim aslında. İnsan alışıyor yalnızlığa, sensizliğe alışamasam da.
Geçenlerde, geçenlerde dediğim birkaç yıl oldu, sana yazdığım bir şiire ödül verdiler. Ödüle laik görülen bu şiire biraz daha şiir ekleyip kitap çıkardım. Aforizmalarla seksen sayfalık bir kitap oldu. Belki bir gün alıp okursun. Kader bu, dünya küçük, bir köy kadar küçüldü tabiri caizse, Almanya’da üretilen bir kemer, Ağrı’da ki bir adamın beline nasip olabiliyor artık. Olur ya kitabım, daha doğrusu senin kitabın, tevafuk eline geçerse, özellikle kış geceleri, yazdığım her şeyi üzerine al, üşütme…
Can parçan
Nazım Köyce
Tepkiniz nedir?