Lacivert Koltuk
Yataktan kalkıp mutfağa doğru hızlı ama tedirgin adımlarla ilerledi genç kadın. Ayağına bir şeyler takılıp sendeledi. Koridordaki halıydı...
LACİVERT KOLTUK
Yataktan kalkıp mutfağa doğru hızlı ama tedirgin adımlarla ilerledi genç kadın. Ayağına bir şeyler takılıp sendeledi. Koridordaki halıydı... “ Bu halı da nereden çıktı ?” diye geçirdi aklından. Evde halı sevmezdi ki. Mutfağından alışkın olmadığı sesler geliyordu. Mutfağının kapısından baktı. Kendi mutfağı değildi burası . Kahvaltı hazırlanmış , çay demlenmiş , taze simit kokusu mutfağın baş köşesine kurulmuştu. Arkası dönük adam , evyede bir şeyler yıkıyordu. Ürperdi genç kadın. Yıkadığı domatesleri masaya koymak üzere döndüğü an adamla göz göze geldi. Kumral , hafif dalgalı saçları beyaz keten gömleğinin yakasında geziniyordu. Kot pantolonu sanki boyunu daha da uzun göstermiş gibiydi. Adam, reverans hareketi ile genç kadını masaya davet etti. Genç kadın çığlık atmak istedi. Neler olduğunu anlayamıyordu. Hazır kahvaltı masasına oturmuş , çayı önüne gelmişti. Evlendiği günden beri ilk defa böyle bir manzara ile karşılaşıyordu. Bu hoş adam kimdi ve nasıl böyle rahat davranabiliyordu ? Kocası neredeydi ?
Adam, işe çok geç kaldığını ,kahvaltıda ona eşlik edemeyeceğini , onun güzel gözlerinden gün boyu uzak kalacağından dolayı mutsuz olduğunu söyledi . Genç kadın , uykusundan daha ayılamadığını , gördüğü rüyanın devam ettiğini düşündü. Adam evden ayrılıncaya kadar sevgi sözcükleri havalarda uçuşuyordu. Genç kadın, kapanan kapının ardından bakakaldı.
Bulunduğu mutfak kendi mutfağı değildi. Yavaşça oturduğu yerden kalktı. Korku dolu adımlarla salona doğru ilerledi. Burası kendi evi değildi. Üzerine baktı. Şık bir gecelik vardı. Hiç gecelik giymezdi ki. Lacivert saten gecelik ve takımı olan sabahlık ile uçuş uçuş bir havası vardı.
Hoş görünümlü bir salondaydı. Küf yeşili duvarlara lacivert koltuklar çok yakışmış diye hızlıca düşünüverdi. Duvarlardaki tablolar, sehpaların üzerinde fotoğraf çerçeveleri , televizyondan biraz uzakta duran renkli yer minderleri , nişlere serpiştirilmiş mumlar , tam köşede küçük bir kitaplık , masanın üzerinde büyükçe bir cam vazo içerisinde papatyalar vardı. Papatyalar canlıydı. Cam vazonun içine beyaz çakıl taşları ve bir tane de nazar boncuğu bırakılmıştı. Aslında salona bakarken ,salonun kendisine hiç de yabancı gelmediğini fark etti genç kadın. Televizyonun siyah ekranında birden yansımasını gördü. Dişiliği hissedilen bir kadın duruyordu karşısında. Pijama ve eşofmandan oluşan dar hayatını kocası çizmişti. Hoşuna gitti bu yeni görüntüsü.
Papatyaların yanında duran büyükçe bir zarf dikkatini çekti. Zarfı almak için ilerlerken fotoğraf çerçevelerine daha da yaklaşmıştı. Fotoğraflarda biraz önce mutfaktaki adamla kendisini gördü genç kadın. Korkudan elleri titreyerek zarfı açtı .
“ Şaşırdın değil mi ? Okuduğun kitaptaki salonun ortasındasın işte. Kendi evinde de yer minderleri kullanmak istemiştin o satırları okurken . İmrenmiştin. Artık sen de canlı çiçek alacaktın evine ve cam vazonun içine çakıl taşları koyacaktın. Anlamış olman gerekli ,ben okuduğun kitaptaki baş karakterim. Sen şimdi korkudan bayılırsın . Bilirim ben seni . Git mutfağa da bi bardak su iç. Sakinleş biraz. Kitabı, benden iğrenerek okuyorsun . Ben sadece kitaptaki karakterlerin değil senin de düşüncelerini okuyabiliyorum. İnsanların mutsuzluklarından keyifle beslendiğimi ve her fırsatta kötülük yaparak kendi mutluluğumu artırdığımı da biliyorsun. İşte, ben de senin benden nefret ettiğini biliyorum. Dedim ya , sen kitabı okurken düşündüğün her şeyi biliyorum. “Kitaptaki adamla evli olsam keşke” demiştin kendi kocana bakarak. Lacivert koltuklarda kahve içmeyi, yer minderlerinde televizyon izlemeyi istemiştin. İşte hepsine sahipsin şimdi. Ne oldu ? Aklın başına geldi mi biraz ? ”
Genç kadının elleri hâlâ titriyordu. Başkarakterin söylediği her şey doğruydu. Evet öncelikle bir bardak su içmeliydi. Mutfakta sürahiyi almak üzereyken bir zarf daha gördü. Biraz daha sakin bir şekilde zarfı açıp okudu.
“ Umarım en önemli kısmı hatırlıyorsundur ? Kitapta , senin karşı komşunun gözü sabah ki hoş adam diye içinden geçirdiğin kocandaydı . Senin yerine geçebilmek için ne planladığını okumuştun. İşte şimdi korkmaya başlayabilirsin.”
Baş karakter doğru söylüyordu. Psikopat bir kadındı karşı komşusu . Kitaptaki kocasına göz koymuş ve türlü planlar yaparak genç kadını öldürmeyi hedeflemişti.
Genç kadın bu oyunun bir parçası olmayı kabul etmiş gibi hemen yatak odasına gitti. Koridordaki halıyı ayağı ile kenara ittirdi. Uçuş uçuş olan geceliğini çok sevmişti. Üzerini değiştirdi. Yeni haliyle günlük kıyafetleri bile önceden giydiklerinden daha güzeldi. Kendisini özel hissetti.
Akıllıca davranmalıydı. Çok zamanı yoktu. Başkarakter ile iş birliği yapabilirdi. En önemlisi de psikopat komşu , onun planlarını bildiğini bilmiyordu.
Yatak odasından çıkıp banyoya gittiğinde aynaya yapıştırılmış bir zarf daha gördü. Sakinleşmişti artık.
“ Bir an önce tansiyon ilaçlarını içmelisin. Geçen gün unuttuğunda ne sıkıntılar yaşadığını hatırla. Bu arada acaba ben seninle iş birliği yapacak mıyım ? Bunu da düşün istersen .”
Düşüncelerini okuduğunu bir an için unutmuştu. Kitaptaki eşi ,mutfakta ilacını tazecik simidin yanına bir bardak su ile hazırlamıştı. İlacını içerken kitaptaki kocasının, sabahki hoş görüntüsünü içi titreyerek tekrar hatırladı.
Çayını alıp, lacivert koltuklara oturup plan yapacaktı. Güzel salonuna geçtiğinde bir zarf daha ;
“Yeni hayatına ve yeni kocana ışıltılı gözlerle bakarken kitabı okumayı akıl edemedin. Aptal seni. İlacını dikkatsizce içiverdin. Sence o doğru ilaç mıydı? Psikopat komşun, kitaptaki kocan simit almaya gittiğinde eve sessizce girip değiştirdi ilacını. On sayfa sonrasındaki planını uyguladı. Yazık olacak sana . Şimdi git ve hayalindeki salonunda lacivert koltuğuna otur . Çayını içerken de kendi cenaze törenini planla . Bir parça da simit alsaydın bari . Sen seversin çayının yanına simidi .”
Banu KATIRCIOĞLU
Tepkiniz nedir?