PERUS'UN ÖYKÜSÜ
Kedinin dilinden insan hayatı...
1.
PERUS'UN ÖYKÜSÜ
Ben Perus. Güneşin doğumuyla hayata tutunmuşum. Sokakların ıssızlığı ürkütse de bedenimi kimse anlayamadı beni... Dört kardeşim doğmuş, ikisinin de hayatı solmuş. Kaderimizde gözlerimiz gibi rengarenk farklıydı.
Etrafımdaki cisimler dikkatimi çekiyordu. Alışmak çok zor en çokta alıştığını düşündüğün an da... gittiğim yollar hep birbirine benziyordu.Muhtemelen de kayboldum. Evime ya hiç dönemezsem annemi ve kardeşlerimi bir daha göremezsem.
Küçük kız çocuğu anlattı bana. İki ayaklıların, neye benzediğini insanmış. Sevdiği insanı kaybetmiş belliydi. Gözlerinden bir şey damlıyordu çözemedim.
Durmadan bir şeyler söylüyordu. Söylediklerinden sadece “İnsan kaybedince anlıyormuş birini sevdiğini söylememenin değersizliğini oysa o kadar çok severken ayrıldı benden. Son bir defa sarılamadım, kokusunu içime çekemedim. Gideceğini bilseydim bırakır mıydım? Onu şimdiden özledim. Onsuzluğa nasıl alışırım ben Perus dedi. Adımı o koymuştu anlattıklarına üzülmüştüm. Demek insan olmak böyle duygu acıları, hüzünleri ve keşkeleri olan varlık mı? sonra uyumuşum onun sıcak dokunuşlarının üstünde...
Gökyüzünden yağmur damlaları çiseliyordu . İkimizinde barınacağı yeri yoktu. Aniden biri koşarak yanımıza yaklaşmaya başladı. Kayla kızım sabahtan beri seni arıyoruz. Ne yapıyorsun buralarda dedi. Demek adı Kayla'ymış ilk defa birinin sevgisi beni mutlu etmişti. Bu mutluluk uzun sürmedi. Kayla yuvasına kavuşmuştu bense kavuşamadım...
Tepkiniz nedir?
Beğen
3
Beğenmedim
1
Sevdim
6
Eğlenceli
1
Sinirli
0
Üzgün
0
Vay
3