ruhumun kıyıları
içimde bitmek bilmeyen hayatı romantize etme isteğimi bastıramadığım için farkındalıklarımı yazıyorum
açıkçası nerden başlayacağımı nerden geri döneceğimi bilmiyorum. sadece içimde yazma isteği var. çünkü bu, hayatı dünyayı yaşamı daha iyi anlamamı sağlıyor. sanırsam öyle . hayata dair bildiklerim sürekli değişiyor. tam o yaşlarımdayım çünkü . 25'imdeyim. hem geç kalmış hem de yolun daha başında hissetmek için ideal bir yaş.en sevdiğim yanı ise önümüzdeki 5 sene boyunca daha yirmili yaşlar böyledir diyebileceğim. sonrasını sonraki selo düşünsün artık. kendine nasıl bir teselli bulur hayatını göğüslemek için bilemiyorum. kafa yoracak onca şey arasından o zamanı kestiremiyorum. 4, 5 sene önce yine böyle bir teşebbüsüm olmuştu yazmaya dair. hem deneme hem şiir yazıyordum. sonra romantikliğimi kaybettim gibi oldu. romantize etme becerimi demek daha doğru olur gibi. ama bu sıralar yine içimden yazma isteği dolup taşıyor. bilmiyorum cidden bilmiyorum. nerden başlayayım ne anlatayım. sadece hayattan öğrendiklerimi hayatı göğüslemek için kazandığım bakış açılarını yazmak istiyorum. birilerinin okuyacağından ya okusunlar illa diye düşündüğümden de değil. özünde üretmek isteği yatıyor bunun. işe yarar hisetmek istiyorum sanırsam. anlaşılır bir istek. gayet de iyi başladım. güzel bir girizgah oldu (ops.) . o zaman başlayalım mı ufaktan?
yetişiyorum ben. yetişkinim diyebilmek için yetişiyorum. yaşça bakacak olursak öyleyim zaten ama bence iç dünyamda alınacak epey yolum var gibi duruyor. olsun da zaten. bu yola baş koydum nihayetinde. kendimi tanımak fakrındalıklı bir yaşam sürmek için yıllardır uğraşıyorum. uğraşmaktan da ziyade aslında özümden gelen karakterimden kumaşımdan gelen bir isteği karşılıyorum. kendimi böyle huzurlu hissediyorum. kendimi tanıdıkça. okudukça geliştikçe hayatıma yedirdikçe öğrendiklerimi. böyle tatmin hissediyorum.yaşam amacımı gerçekleştiriyorum belki de . yolda oluyorum. yolda olmayı öğreniyorum. yolda olduğumu farketmek istyorum. bazen uzunca bir süre zihnimi ,kafamı bir fanusun içinde hissettiğim dönemler oluyor. ordan kendimi çekip çıkardığımda ohh be oluyorum. ohhh bee artık yeniden farkında olacağım yaşamamın diyorum. bazı zamanlar da nereye kadar sürecek böyle selo diyorum.nereye kadar gerçekten kendim olabilmek için kendimi yaşıyor hissetmek için bu kadar çabalamam gerekecek. bir zamanı yok mu bunun diyorum. ama yok işte. muhtemelen de ömrüm boyu sürecek. çünkü beyhan budağın da dediği gibii beni kumaşım da böyle. amigdalam prefrontel korteksim böyle. içedönüğüm. susmayan bir zihne sahibim ve onu durdurmasam raydan çıkacak seviyede. işte tüm bu kumaşın anahtar kelimesi fark etmek. neye ihtiyacım var, düşüncelerim nereye sürükleniyor, şu an nasıl hissediyorum, nasıl bir tepki verdim ya da vermeliyim, şu an ne söylemeliyim ya da söylemeliydim, bugün ne yapmalıyım, bana ne iyi gelir ne yemek iyi gelir ne yapmak iyi gelir ? .... gibi sonsuz açık uçlu soruları fark etmek zihnimdeki ve oturup hepsiyle ilgilenmek bazen de off selin bi sal ya ne olacaksa olsun demek. ama yine de fark etmek. çünkü farkettiğimde yön verebiliyorum. seçebiliyorum. bu becerimi içselleştirmem uzun yıllarımı aldı. biliyordum ama içselleştiremiyordum. geçen sene ilk adımını attığımı gördüm bunun. farkedince yönetebileceğimi. kaygım da böyle azaldı biraz. kontrol edilebilir oldu en azından. en başta düşüncelerimi sçebileceğimi farkettim. evet ya dedim. ben hep kötü düşünceye yönelmeye meyilliyim. bunu değiştirmek istiyorum ben dedim. sonra denedim ve oldu. ama dediğim gibi bu 2 3 senenin ürünüydü. biliyordum düşüncelerimi seçebileceğimi ama içselleştirememiştim bunu. sonra yaptım ve oldu. tabii ki olmadığı zamanlar da oldu. amaen azından bir kere olmuştu ya o yeterdi benim bir daha denemem için. her defasında denerim de . farkederim önce sonra da yerine başkasını koymayı seçerim. bazen de bile isteye seçmem. çünkü ben paşa gönlüm ne isterse onu yapmayı da farkettim. robot değilim neticede. insanım bende. bazen de kendimi o çukurdan çıkarmıyorum. bakıyorum istemiyorum çıkmak zorlamıyorum. hem böyle olunca kontrolün bende olduğna daha çok ikna oluyorum.
fani hayatımda işler pek yolunda gitmese de içseldünyamda günden güne gelişiyorum. ha tabi bazen duruluyor bazen geriliyorum ama yine de bunları da kabullendiğim yada sabır gösterdiğim için en nihayetinde gelişiyorum. her türlü haletiruhiyemi öyle görüyorum. sabır demişken bir diğer anahtar kelimemiz de bu. bu sene öğrendiğim ve hatta yakın zamanlarda içselleşirdiğim bişey. ve sanırım hayat bana bunu öğretmek için bu kadar savaş verdi. ve evet hayat biraz da olsa başarabildim bence. lütfen sıradaki sınavıma geçelim ve bir şeyler yolunda gitsin. neyse. sabretmeyle aramı düzeltemeye çalışıyorum işte. yaşananlara bakış açımı değiştiriyorum. her şey olacağına varır diyorum. ben ne yaparsam yapayım ne savş verirsem vereyim her şey zmaanı geldiğinde oalcağına varıyor. ve bunu her şeyde düşünmeye çalışıyorum. ilişkilerimde kariyerimde. ilişkilerimi özellikle romantik ilişkimde böyle durum;diyorum ki ben ya da biz ne kadar çaba verirsek verelim( en azından kendi adıma sağlıklı ilişki kurmak için elimden geleni yapıyorum bu konuya da gelicez) sonunda olması gereken olacak. hep böyleydi bu. o yüzden bir yerde bırakmak gerekiyor ruh sağlığını korumak için. ben ne yaparsam yapayım. en nihayetinde o bir yetişkin ve o da ben de kendi içsel süreçlerimizden veya biraz da kaderciyseniz kendi yazgımızdan geçip bir sonuca bağlanacağız. ve hatta belki de böyle bile kalacak olabilir uzunca bir süre. işte tüm bunlara her şey sonunda olacağına varır ve iyi olur diyerek sabretmeyi seçiyorum. kafa yormayı bırakmayı. bazı şartelleri indirmeyi. içimden nasıl geliyorsa öyle davranmayı. neyse gelicez zaten ilişki konusuna. diğer bir sabretmeyi öğrendiğim alansa. kariyerim demiştim. şu an atanmayı bekliyorum. ama kocaman bir belirsizlik her yanı ve hatta başarısızlık bazen de denemelerim. ama göğüslüyorum umutsuzluğa kapılmıyorum. en azından deniyorum:) yani bunun bir zamanı var. evet bir hayalim var. denedim elimden geleni yaptım. ama olmadı şu an.olmayacak mı bilinmez. olur mu bilinmez. belki olur belki olmaz belki bir daha denerim belki denemem belki yine olmaz belki o zaman olur. zamanı var hepsinin. zihnimdeki bu 'belki' açık pencerelerinin hepsini toplu kapatmanın yolu. belirsizlikle yaşamayı öğrenmek. yani sabretmek. belirsizliği göğüslemek. yoldayız geliyor musun podcastinde şöyle diyordu ece targıt; henüz değil demek asla olmayacak demek değildir senin bir ritmin var ve sabır bu ritme güvenmekle başlıyor. kabaca böyle diyordu ancak ben kendime uyanları aldım. evet ben buna güvenmeyi seçiyorum. bu bir seçimse ben bunu seçiyorum. çünkü böyle daha yaşanılabilir geliyor hayatım. daha huzurlu sakin ve sükunet dolu hissediyorum. 25 yaşımda zihinsel dayanıklılığımı böyle böyle arttırıyorum işte.
daha anlatacak çok şeyim var. anlatacağım da. Sylvia plath'in dediğine benzer bir şey yaşıyorum;içimde susmak istemeyen bir ses olduğu için yazıyorum. diğer yazında görüşmek üzere...
Tepkiniz nedir?
Beğen
0
Beğenmedim
0
Sevdim
1
Eğlenceli
0
Sinirli
0
Üzgün
0
Vay
0