Uğursuz
Sıfır üç
Üç
-Abla, abla aç gözlerini. Öldü mü acaba kıpırdamıyor. Buz gibi de olmuş.
Onu dürten minik ellerle araladı gözlerini. Bu sefer korkuyu hissetmedi. Karşısında küçük çocuklar vardı endişeli gözlerle bakan. Onlar da zarar vermezdi herhalde. Çocuklar birbirlerine bakarken, kız ayağa kalkıp üzerini silkeledi. Her yerde gazete parçaları vardı. Ne olduğunu önce kavrayamadı sonra çocuklara sormak aklına geldi.
-O gürültülü ses neydi? S-siz mi yaptınız?
Küçükler birbirlerine bakıp kendi aralarında fısıldamaya başladı. Onlar da sesi duymuştu fakat kızın abarttığı kadar gürültülü bir ses değildi. İçlerinden bir tanesi öne çıkıp soruyu yanıtladı.
-Hayır, biz çıkarmadık ama ben gördüm. Ses senin gazetelerinden geldi. Onlar düştü aşağıya.
Kız, inanamadı duyduklarına. Emindi büyük bir ses duyduğuna. Korkmakta da haklıydı. Hayatının her anında korkuyu hissedince haliyle bırakmak kolay olmuyordu. O düşüncelerle boğuşurken, küçük çocuğun ona uzattığı su şişesine döndü bakışları. Gülümseyerek bakıyordu küçük çocuk.
-İçinde az var ama içmek istersen alabilirsin abla.
-Teşekkür ederim.
Elinden aldığı şişenin kapağını açarak içti suyu. Çok çocuk vardı burada. Ama neden, bu yaşta tehlikeli sokaklarda ne yapıyorlardı? Onlara sahip çıkan biri, birileri yok muydu? Ya başlarına bir şey gelseydi, kim verecek bunun hesabını? Daha fazla kendini tutamayıp sordu sorusunu.
-Siz burada mı kalıyorsunuz? Aileniz nerede?
Başlar öne eğildi. Bazılarının gözleri dolu dolu. En çokta onların aileye ihtiyacı vardı. Uykuya dalmadan önce başlarını okşayan, ona masallar anlatan, huzur dolu bir yuvaya ihtiyaçları vardı. Onun yerine ise ıssız, sessiz, soğuk, tenha sokaklarda yaşamaya çalışıyorlardı. Onları bu hale getirenler sıcak yataklarında rahat uyku çekerken, bu çocuklar hangi poşet daha sıcak tutar derdindelerdi.
Sarışın, mavi gözleri dolu dolu olan kız çocuğu genç kızın dizine oturarak cevaplamaya çalıştı.
-Benim kimsem yok. Annem beni doğurduğu günden beri hep canımı acıttı. Ağlattı beni, çok üzdü. Bende ona ceza olsun diye kaçtım evden. O da vazgeçti galiba benden.
Genç kız, küçük kıza sarılıp başını okşadı. Buna bir cevap verilemezdi. Nasıl avutabilirdi onu, ne ile oyalayabilirdi? Herkesi derin bir hüzün kaplarken dışarıdan gelen araba sesi ile tüm çocuklar dışarıya koştu. Kız sadece camdan bakmakla yetindi. Siyah, spor bir arabanın içinden bir genç adam çıktı. Bagajdan poşetler çıkarıp çocukları etrafına topladı. Genç kız ise güç bela yapıştırdığı gazeteleri toplayıp, yere serdi. Tekrar cama yönelip gökyüzüne baktı. Tek bir yıldız dahi yoktu. Olsaydı dileyeceği tek bir dilek vardı. Kurtulmak, bunu dileyecekti. Ne şekilde, nasıl olacak bilinmez tek isteği buydu.
İnsanlar gözlerini kapatınca karanlığı görürler. Bu kız ise beyaz ışık görüyor. Yakın zamanda kavuşacağı o beyaz ışığı.
Tepkiniz nedir?
Beğen
2
Beğenmedim
0
Sevdim
1
Eğlenceli
0
Sinirli
0
Üzgün
2
Vay
0