Uğursuz

13

Mayıs 19, 2022 - 11:00
 0
Uğursuz

On üç

"Odamda günlerdir yalnızım, ziyanı yok dünyada da yıllarca yalnız değil miydim?"

Yayılan kötü koku ve bağırışlara açtı gözünü. Hemen çocukların yanına koştu. Gördüğü manzara ile neye uğradığını şaşırdı. Çocuklar telaşlı ve korkak bakışlar ile ablalarına bakıyorlardı. Eslem aceleci bir tavırla çocukları mutfaktan çıkarttı. Yanan halıyı su ile söndürmeye çalıştı. Allah'tan çok büyük değildi de önlemeyi başarabilmişti. Çok korkmuştu o da, uyandığı gibi yangını ve çocukları görünce aklı çıkmıştı. Kapının eşiğine baktığında ise yaşlı gözlerle birbirine bakan iki üzgün yüz gördü.

-Sizin bu saatte ayakta ne işiniz var? Nasıl oldu da mutfak bu hale geldi?

-Babam işe gidince biz de uyanalım, kahvaltı hazırlayalım dedik. Sana sürpriz yapacaktık abla.

-Evet sürpriz oldu ama korku dolu bir sürpriz. Ya size bir şey olsaydı? Ne yapardım ben. Ben hazırlarım size kahvaltı yasak size mutfak.

-Özür dileriz. Söz sensiz bir şey yapmayacağız. Babama söyleme olur mu? Çok kızar, döver o da.

-Size zarar verecek bir şey asla yapmaz. Buna müsaade etmem. Hem o çok seviyor sizi. Gelin sarılacağım size. 

Küçük adımlar ile Eslem'in yanına gidip sıkıca sarıldılar. Kendi ailelerinin onlara yaptığı eziyetin başkasından geleceğini düşünüyorlar. Eslem bile bazen düşünmüyor değil. Bazı şeyler hala aşılamadı. İç savaş devam ediyor. Babası ile konuşmalıydı bu konuyu. Çocukları rahatlatabilirdi belki. En çok onların sevgiye ihtiyacı var. Şimdilik rafa kaldırdı.

-Hadi bakalım, açın televizyonu çizgi film seyredin. Ben buraları toparlayıp kahvaltı hazırlayayım. 

Kafa sallayarak çıktılar mutfaktan. Eslem dağınıklığa el atıp çay suyu koydu. Buzdolabından çıkarttığı kahvaltılıkları bir bir dizdi masaya. Çocukların sevdiğini bildiği için onlara omlet yaptı. Son olarakta dolaptan çıkardığı portakal suyunu doldurdu bardaklara. Kendi kupasına da demlediği çayı doldurduktan sonra çocukların yanına ilerledi. 

-Kahvaltı hazır mutfağa gelin. Koşmadan gidin ama. 

Çocukların arkasından giderken kapı çaldı. Delikten baktığında elinde kutu, şapkalı ve başı öne eğik biri vardı. Açtı kapıyı. 

-Eslem hanım siz misiniz?

-Eslem hanım? Siz kimsiniz?

-Size bir teslimat vardı onu getirdim. 

-Neden soyadım da söylenmedi? Nereden geliyorsunuz? 

-Eslem hanım demem söylendi. Bilgi veremiyorum ne yazık ki. Buyrun, iyi günler. 

Kutuyu eline verdikten sonra merdivenleri ikişer inerek uzaklaştı adam. Eslem'in dikkatini çeken şey adamın kafasını hiç kaldırmayışıydı. Üzerindeki siyah ceket ona bir yerden tanıdık gelmişti. Kapıyı kapattı ve yere oturup kutuyu açtı. Kendi fotoğrafları vardı. Sokakta kaldığı ilk zamanlarda çekilmiş fotoğraflardı. O geceye dair hatırlayabildiği üç şey vardı. Yağmur, titreyişi ve maskeli adam. Adamı görmüştü fakat kameranın flaşı yüzüne bakmasına izin vermemişti. Kutunun kenarına bant ile yapıştırılan bir kağıt vardı. Kağıdı yırtmadan bantları dişi ile kopardı. Kağıdın kenarında küçük kan lekeleri vardı. Bu onu ürkütmeye yetmişti. 

'Bunu sen istedin küçük hanım. Elimden aldığın ne varsa canını yaka yaka alacağım. İlk kimden başlasam acaba? Şehir dışında olan biricik abinden mi? Yoksa peşinden ayrılmayan küçük köpek yavrularından mı? Ben kararımı verdim. Sıra sende!'

Aklına gelen ilk düşünce ile salona ilerledi ve eline telefonu aldı. Abisinin numarasını tuşladı ve dua ederek açılmasını bekledi. Bir ileri bir geri yürüyordu. İçinde kötü bir his oluşuyordu. Kendisi yüzünden abisine bir şey olsun istemiyordu. Bir sesini duysaydı rahatlayacaktı ama duyduğu ses telesekreterin sesiydi. 

'Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor. Lütfen daha sonra tekrar deneyiniz.'

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Creamisim İnstagram-heyitshavva