YASLA(N)MAK
Hangi ânda sıkışıp kalır hayalin?
Neyi saklamak istersin gönlünde? Neyi bırakmak istersin nesline? Kimin sesiyle titrer yüreğin? Hangi ânda sıkışıp kalır hayalin? Hakikaten üzülür müsün o gözyaşının parıltısında? Seni köşeye sıkıştırır mı o titrek ses, o mahzun bakış? Gerçekten, söyle gerçek midir hüznün, bir başkasının üzüntüsüne? Bazen diyorum, kovaladığım kendi mutluluğum mu diye. Aradığım, tarandığım, kaybedince yandığım... Bir başkası diye başlıyorsa cümle, nerede bir olmak, nerede diğergam özne? Nerede hemdem olmak? Bilmiyorum. Empati, diyor, çok ağırdır hakikatte. Yıkılır kalır insan zemine. Belki sadece paylaşmak, olamaz mı? Hani diz dize oturmak. Kalbini kalbine yaslamak. Birkaç yudum çay, birkaç lokma şeker. Ama beraber. Oturup bir pencere kıyısına. Gökyüzü de orada. Bakmak gözden göze. Giremeyiz elbet kimsenin gönlüne. Ama dokunuruz. Elini tutar, yaslarız yaşlı başını göğsümüze. Yanında oluruz ya hu, daha ne?
Tepkiniz nedir?