Daha, Biraz Daha

Doluydu içi, taşıyordu. Verdiği her nefeste biraz daha boşaltıyor, yine de yetmiyordu. Dahası, biraz dahası lazımdı.

Mayıs 5, 2022 - 21:19
Haziran 20, 2022 - 14:05
 0
Daha, Biraz Daha

Mürekkebe batırdığı kalemiyle kâğıda ne yazacağını bilemeyen küçük kız, kalemin ucundan kâğıda damlayan mürekkebe baktı.  

Kâğıdı kirlenmişti.  

Hiç umurunda değildi.  

Ve bu umursamazlık onun için normal değildi.  

Derin bir nefes çekti içine, göğüsleri yavaşça şişerken.  

Şişen göğüslerini yine yavaşça boşalttı.  

İçine çektiği nefes ona yeterli gelmiyordu. Daha fazlasını, biraz dahası istiyordu, içine çekebilmek için.  

Ama içinde başka nefesin sığabileceği yer yoktu.  

Doluydu içi, taşıyordu. Verdiği her nefeste biraz daha boşaltıyor, yine de yetmiyordu. Dahası, biraz dahası lazımdı.  

İşte tamda bu yüzden elinde mürekkebe bandırılmış bir kalem, önünde mürekkeple lekelendiği halde umursamadığı kâğıdı vardı.  

İçini boşaltmak için.  

Daha, biraz daha boşaltmak için.  

Kalemi kâğıda yakınlaştırdı, ucunu yavaşlıkla kâğıda değdirdi.  

Ne yazacağını bilmiyordu. Kâğıdın üzerin de dağılmaya başlayan mürekkep, kadına hoş bir görüntü sunmuştu. Hoşuna gitmişti, mürekkebin kağıtta dağılışını izlemek... 

Bir an, kalbine de tüm duyguların böyle işlediğini fark etti.  

Nefret, özlem, aşk, acı, sevinç... İçinde hissettiği her ne varsa, aynı bu mürekkebin kâğıt üzerinde dağılışı gibi yavaşça kalbinde dağılıyordu.  

Bilinmez, hangisinin kalbi tamamen sardığı. Kalbin hangi renge, o rengin hangi duyguya ait olduğu, bilinmez... 

Ve küçük kız, kalemin kâğıda olan temasını kopartarak, gözlerini kapattı.  

İçini boşaltması gerekiyordu ama hangi kelimeler, kuracağı hangi cümleler, üst üste dizeceği hangi paragraflar içini boşaltmasını sağlardı, bilmiyordu.  

Ne yazarsa rahatlardı? 

Ne yazarsa içinde yer açılırdı? 

Ne yazarsa, rahatlamış, ferahlamış hissederdi? 

Ne yazarsa gönlü ferahlardı? 

Ya da ne yaparsa ona fayda verirdi? 

Kapalı gözünden süzülen bir damla yaş, az önce kâğıda yayılmayı bırakan mürekkep lekesinin üzerine düştü.  

Leke, mümkünmüş gibi biraz daha büyüdü.  

Gözünden yaşın süzüldüğünü anlayan küçük kız, gözlerini kırpıştırarak açtı. Kâğıdın üzerine düşen yaşı, biraz daha dağılan lekeyi gördü.  

Belki de ağladığı her duygusu da kalbinde böyle biraz daha dağılıyordu. O ağladıkça, kalbini biraz daha sarıyordu... 

Bu yüzden miydi, hissettiği her şey için, her zaman yas tutmamasının gerekmesi?

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow