Erkek Kadını Neden Engeller? Sağlıklı Sınırlar

Korhan KÜLÇE'den ''Erkek Kadını Neden Engeller? Sağlıklı Sınırlar'' konulu bir yazı

Eylül 22, 2025 - 23:14
Eylül 22, 2025 - 23:20
 0
Erkek Kadını Neden Engeller? Sağlıklı Sınırlar
Erkek Kadını Neden Engeller? Sağlıklı Sınırlar

*** Sağlıklı Sınırların İzinde

Aşk, bazen insanın içini ışıkla doldurur; bazen de karanlık bir boşlukta yankılanan ayak seslerine dönüşür. Bir zamanlar kalbimizin merkezinde taht kurmuş biri, ayrılıkla birlikte o tahtı terk ettiğinde, geride yalnızca sessizlik kalmaz. O sessizlik, çoğu kez fotoğraflarda, anılarda, sosyal medyanın ekranında yeniden canlanır. Ve bir gün, erkek kararını verir: Engellemek.

*** Engellemenin Yanlış Okunan Dili

İlk bakışta bu hareket kaba, sert ya da düşmanca görünebilir. Sanki erkek, kadını yok saymakta, onu cezalandırmakta ya da küçümsemektedir. 
Oysa engellemenin dili çoğu zaman dışarıdan görüldüğü gibi değildir.
Engellemek, nefretin değil; çoğu zaman, kendini korumanın dilidir.

Çünkü insan ruhu narindir. Her hatırlatıcı – bir fotoğraf, bir şarkı, bir bildirim – eski yaraları yeniden açabilir. Erkek, kendi kalbini korumak için, geçmişin gölgelerini hayatından çıkarır. Bu, aslında kadına değil, kendi ruhuna duyduğu saygıdır.

*** Geçmişin Hayaletleri

Sosyal medya, geçmişi hiç ölmemiş gibi karşımıza çıkarır. Bir bakış, bir gülüş, bir kutlama fotoğrafı… Hepsi, unutulmuş sandığımız duyguları uyandırır. Erkek, her gün eski sevgilisinin hayatına tanık oldukça, kendi iyileşme sürecini geciktirir.

İşte o noktada engellemek, bir tür kapanış ritüeli haline gelir. Bir kapıyı kapatmak, geçmişin hayaletlerini içeri davet etmemektir. Bazen engellemek, “Sana kızgınım” demek değildir; aksine, “Artık seninle yüzleşmek zorunda kalmayacağım” demektir.

*** Öz Disiplinin Sessiz Zaferi

Engellemek, sanıldığı gibi bir kaçış değil; aksine, büyük bir öz disiplin göstergesidir. İnsan kendini tanıdıkça bilir ki, gözlerinin önünde duran eski bir hikâye, aklı da kalbi de sürekli esir alır. Erkek, engelleyerek kendine şunu söyler: “Geçmişin zincirlerinden kurtuluyorum. Kendime geleceğe bakma hakkı veriyorum.” Bu, bir zayıflık değil, aksine olgunluğun işaretidir. Çünkü gerçek güç, başkalarını değiştirmeye çalışmakta değil, kendi sınırlarını çizebilmekte saklıdır.

*** Saygının Sessiz İfadesi

Engellemek, yalnızca kendini korumak değil, bazen karşıya duyulan bir saygıdır da. Çünkü iki hayat, sosyal medya yüzünden istemeden de olsa iç içe geçebilir. Eski sevgilinin paylaşımları, yeni bir ilişkinin gölgesinde rahatsızlık yaratabilir.

Bu durumda engellemek, bir tür nezakettir: “Sen kendi yoluna git, ben de kendi yoluma. Yolumuz artık kesişmemeli.” Bu, düşmanlığın değil, özgür bırakmanın en sessiz biçimidir.

*** Yeni Başlangıçların Kapısı

Her engelleme, bir bitiş gibi görünse de aslında bir başlangıçtır. Erkek, bu adımı attığında yalnızca kadını değil, onunla birlikte taşıdığı yükleri, kırgınlıkları ve pişmanlıkları da geride bırakır. Engellemek, geçmişin gölgesinden çıkıp yeni bir güne adım atmaktır.

Bir bakıma engellemek, kalbin kendi dilinde söylediği şu duadır: “Artık seni affettim, artık seni bırakıyorum. Kendime dönüyorum.”

*** Sonuç

Bir erkeğin bir kadını engellemesi, çoğu zaman yanlış anlaşılır. Bu hareket, öfkenin değil, öz saygının eylemidir. Sosyal medya çağında engellemek, bireyin kendi huzurunu, sınırlarını ve geleceğini koruma cesaretidir.

Çünkü gerçek özgürlük, başkalarının gölgelerinde değil, insanın kendi yolunda saklıdır. Ve bazen o yola çıkmanın ilk adımı, bir kapıyı kapatmaktır.

Yazan
Korhan KÜLÇE 
06/09/2025

Tepkiniz nedir?

Beğen Beğen 0
Beğenmedim Beğenmedim 0
Sevdim Sevdim 0
Eğlenceli Eğlenceli 0
Sinirli Sinirli 0
Üzgün Üzgün 0
Vay Vay 0
Korhan KÜLÇE Ben; Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı. Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu. Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur. Kitaplarım… Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli. Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler. Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı. Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır. Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın. Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim. Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir; onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir. Ben sustukça onlar konuşur. Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi. Kitaplarım; Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler İlişkiler Hakkında - 1 Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı Sen de Haklısın Korhan KÜLÇE