Uğursuz
Sıfır yedi
Yedi
Gece onlar için pek de güzel geçmemişti. Yağmur kırık camlardan içeriye giriyordu. Isınma sorunu yaşarlarken bir de üstüne ıslaklık çıkmıştı. Ömer ve Eslem nöbetleşerek ayakta kaldılar. Küçük çocukları kendilerinden daha çok düşünüyorlardı. Bu kadar sorunun üstüne sabah erken saatlerde her biri farklı bir yerde para toplamaya çıkmıştı. Ömer, çocuklara geri döneceğini söyleyerek annesinin yanına gitmişti. Günün sonunda kazanılan para ile gereken yapılacaktı.
Eslem, bir mağazanın önünde oturmuş dileniyordu. Üstünde ıslak battaniye, yerde küçük mendili ile bekliyordu. Yoldan geçen insanlardan bazıları acıyan gözlerle bakıyordu. Bu durum Eslem için üzücü, çünkü o bakışlar ablasını hatırlatıyordu. Onu bu enkazdan çıkaramayan ablasının ona korkan gözlerle attığı bakışları. Onu hiç aramayan, bulmaya çalışmayan ablasını. Başını dizlerine yaslayıp battaniye ile başını kapattı. Kimseyi görmek istemiyordu. İnsanların ona attığı bakışları görmek istemiyordu.
Mağazadan çıkan iki ayrı ses duyuldu. Anne kız tartışıyorlar gibiydi. Asıl dikkat çeken şey konuşanların kim olduğuydu.
-Kızım cüzdanımdan para çıkar da şu dilenciye ver. Acınacak halde.
Kız, çıkardığı parayı mendile bıraktı ve arkalarına bakmadan ilerlemeye başladılar. Eslem ise duyduğu ses ile dehşete düşmüştü. O sesler hayatını zindana çeviren annesine ve korkak ablasına aitti. Örtüyü gizlice kaldırıp gittiklere yöne baktı. Annesi önde ablası geride ilerliyordu. Ablasının bir anlık arkasına dönüp bakması ile göz göze geldiler. Kız kardeşini kokusundan tanımıştı. İçten içe yaşadığına şükrediyordu. Özlemişti onu, annesi elini kolunu bağlamasaydı çoktan arar bulurdu. Eslem o evden kaçıp kendini kurtarmıştı evet ama sıkıntılar bitmemişti. Babası bir gece ansızın eve gelip küçük kızını görmek istemişti. Olan biten her şeyi yeni öğrenen baba, tüm pişmanlığı ile geri dönmüştü artık. Kızının peşindeydi. Onda açtığı kötü yaraları sarmak istiyordu ve bu pek mümkün değildi. Ablası, kardeşini gördüğünü ailesi ile paylaşır mıydı?
———
Günün sonunda tüm çocuklar binada toplanmışlardı. Biri hariç. Eslem, Ayşegül'ü göremeyince diğer çocuklara sordu. Hep birlikte dönmeleri gerekiyordu.
-Siz niye eksiksiniz? Ayşegül nerede?
-Ayşegül geri dönmek istemedi. Bir kadını annesi sandı onun peşinden gidiyordu. Koştum ona ama gelmedi.
-Ne demek annesi sandı ya? Onu bırakıp giden annesinin peşine mi düşecekmiş. Bunca zamandır tek başınıza buradasınız ve bir kere olsun sizi arayan olmadı neyi idrak edemiyorsunuz hala?! Siz artık kim-se-siz çocuklarsınız. Hangi anne çocuğunun dilenmesini ister he? Hangi anne evladına 'dilenci' diyerek ona para atar? Bırakıp gittiler sizi işte vazgeçin onlardan..
Köşe de olanı izleyen Ömer'i görünce kendini dizginlemeye çalıştı. Çok sinirliydi, en çokta kendine. Kendine sahip çıkamadığı için, kendini koruyamadığı için, karşı gelemediği için. Çocuklar korkudan yerlerinden kıpırdayamıyorlardı. Eslem'in ise bağırmaktan sesi kısılmıştı. Bir anlık patlama ile öfkesi daha da alevlendi. Aklına gelen fikirle birlikte kapıdan çıkarken Ömer kolunu sıkıca kavradı.
-Sen bazı gerçeklerin farkında olabilirsin onlar daha çocuk. Onlara nefreti, öfkeyi öğretemezsin. Kendine gel!
-Bana ne yapacağımı söyleme. İki yardımın dokundu diye sana boyun eğecek değilim.
Kolunu ondan kurtarıp koşar adımlarla binadan ayrıldı. Aklında tek yer vardı. Annesine gidecekti ve hesap soracaktı. Yürüdü, koştu ve sonunda vardı. Bir odanın ışığı yanıyordu. Anıları canlandı bir anlığına. Bu sefer etki altına girmeyecekti. İçinde tuttuğu tüm kini, nefreti kusacaktı. Yerde bulduğu büyük taşı cama fırlattı. Nefes alışverişi hızlanıyordu her hareketinde. Kırılan cam ile annesi ve ablası aşağıya bakmaya başladılar. Annesi şok olmuştu Eslem'in yaşadığını düşünmüyordu.
-Anne, senden nefret ediyorum. Senden tiksiniyorum. Hayatım boyunca hep korku ile yaşattın beni seni asla affetmeyeceğim. Seni sevdiğim tek bir gün bile olmadı, olmayacak. Senden öyle nefret ediyorum ki keşke hiç olmasaydım, keşke annem sen olmasaydın. Ya ben senin kızınım ya, evladınım, kanınım nasıl yaparsın bunu ya! Hiç mi için sızlamadı, hiç mi oturup kendini sorgulamadın ben ne yapıyorum diye? Bir adama olan aşkın yüzünden hayatımı cehenneme çevirdiğin için senden hep nefret edeceğim!!
Sesi sokakta yankılanıyordu. Başka binalarda kafalar dışarı çıkmıştı bile. İnsanlar olanı biteni seyretmeyi severler, yardım etmek kimsenin aklına gelmez. Biz de böyle aciz korkaklarız.
Kaldırıma çöküp hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Canı öyle yanıyordu ki o yangını söndürmeye kimsenin gücü yetmezdi. Ablası, aşağıya inmişti. Kardeşini sarıp sarmalamak istedi fakat Eslem izin vermedi.
-Sen peki? Gözünün önünde oldu her şey. Neden dur demedin? Neden izin verdin buna? Sende mi nefret ediyorsun yoksa? O adamın gidişinden sende mi beni sorumlu tutuyorsun? Ne istediniz benden, ne yaptım size?
Sesi bugün fazlasıyla kısılmıştı. Son sözlerini fısıldayarak söylemişti. Gücü bitmişti artık. İçindekileri bıraktı rahat hissediyordu. Yukarıdan onu duygusuz ifade ile izleyen annesini görünce çabasının boşa gittiğini düşünüyordu. Ağlama kesilmişti her iki tarafta da. Eslem, bugünkü haykırışlardan sonra yorgun düşüp binaya dönmek istedi. Güç bela ayağa kalkıp ağır adımlarla ilerlemeye başladı. Yolun ortasında duran adamın omuzuna çarpıp yere düşerken duyduğu tek ses vardı.
-Kızım!!
Tepkiniz nedir?
Beğen
1
Beğenmedim
0
Sevdim
0
Eğlenceli
0
Sinirli
0
Üzgün
0
Vay
0