Uğursuz
12
On iki
-Hayır ya, ben uyandıracağım.
-Hep sen uyandırıyorsun haksızlık bu.
-Bir kere de ben uyandırsam ne olacak? Babam bana dedi.
-Hayır bana da dedi. Ablamı ben uyandıracağım. Çekil kenara.
İki küçük çocuk ablalarını uyandırmak için kendi aralarında tartışıyorlardı. İkisi güne çok mutlu ve enerjik başlamışlardı. Herkes evdeydi ve ablalarına sürprizleri vardı. Kim uyandıracak kavgasını sürdürürken tek gözü açık olan Eslem devreye girdi.
-Kavgaya gerek kalmadı çocuklar. Sesinize uyandım. Gelin bakayım kucağıma.
Gülen yüzleri ile yatağa atladılar. Birbirlerini öpüyor, gıdıklıyor eğleniyorlardı. İlk lafa giren büyük kardeş Yiğit oldu.
-Hadi gel abla, sana sürprizimiz var. Babam bizi bekliyor gitmezsek kızar.
-Ne sürpriziymiş bu? Bakalım bakalım.
Eslem üzerine hırkasını giyerken bir yandan yataktan inip koşan kardeşlerine bağırdı.
-Koşmayın, düşüp kıracaksınız bir yerinizi.
-Biz küçük değiliz abla. Ben sekiz, Yiğit abim on yaşında. O da düşmüyor.
-Niye, büyükler düşmez mi hiç?
-Düşenler yıkılanlardır. Seni hiç yıkılırken görmedik. Çok güçlüsün sen süper kahramanlar gibi.
Aile, hiç var olmayan. Baba, bir var bir yok. Anne, yaptıklarından zerre pişmanlık duymayan biri. Abla, yok artık. Vücudundaki yaralar yeni iyileşiyordu. Kalp yarası ise asla geçmeyecek bir yaraydı. Tüm bunlara iyi dayanmıştı. Dıştan mutlu gibi gözükse de aklı hep geçmişte kalacaktı. Çabalıyordu, savaşıyordu yeni düzene alışmak için. Bazen başarıyordu da. Daha fazlası gelmiyordu elinden.
-Çocuklar gelsenize artık. Sizi bekliyorum burada.
Çocuklar, Eslem'in elinden tutarak mutfağa götürdü. Masanın üzerinde mumları yanan bir pasta, karşısında ise üç gülen yüz vardı. Ne olduğunu anlayamadı ilk başta. Alkış sesinden ve kurulan cümlelerden anlayabilmişti.
-İyiki doğdun abla, iyiki doğdun abla.
-İyiki doğdun Eslem, iyiki doğdun Eslem.
Daha önce kutlayan olmadığı için bu yılda aynısı olur diye düşünmüştü. Beklenti içine girmemişti hiç. İçten içe çok mutluydu hissedebiliyordu. Gözlerinin ışıltısından anlaşılıyordu. İlk doğum gününü sokakta kaldığı zaman çöpte bulduğu parçalanmış kek ile kutlamıştı. Dilediği dilek dün gibi aklındaydı. Şimdiye bakacak olursa kabul oldu diyebilirdi. Bu sene dileyeceği dilek daha farklı olacaktı. Yavaş adımlarla pastanın karşısına geçti. Babası ve kardeşleri hala alkışlamaya devam ediyordu. Eğildi ve gözlerini kapattı. Kapattığı an ablasının yüzü belirdi. Dileğine odaklandı.
'Gittiği yerde çok rahat etsin. Onun için huzuru ve mutluluğu diliyorum.'
Gözlerini araladı ve yüzündeki gülümseme ile üfledi mumları. Tek tek sarıldı ailesine. Belki de en mutlu olduğu andı. Bir yarası daha kapanmıştı.
Unutulmak, insanın sırtına yüklenen en zor yüktür. Hatırlanmak, bir insanın hayatında önemli bir yere sahip olmak çok özel duygulardır. Eslem, bunların önemini biliyor ve ona göre yaşıyordu hayatını. Bu kez unutulmamıştı. Pastanın mumlarını be defa tek başına söndürmedi. Söndürmeyecekti de.
——————
-Eslem, kızım sana bir kargo geldi şimdi. Ömer abinden hem de.
Babası, kutuyu masaya bırakarak odadan çıkmıştı. Eslem, heyecanlı bir şekilde açtı kutuyu. Önünde beyaz bir defter ve not vardı. Defteri biraz inceleyip notu okumaya başladı.
-Kimsesiz kalmak, büyümek bir çocuğun atlatabilmesi zor şeydir. Sen yaşadığın en zor süreçte bile diğer çocuklara umut oldun. Kendini unutup onlarla ilgilendin. Belki bazıları bu kadar şanslı değillerdi ama sen onlara hep iyi geldin. Yiğit ve Mustafa senin sayende bir aileye sahipler. Sen hayatımda gördüğüm en güçlü insansın. Yanında olamasam da her zaman aklımda ve kalbimdesin. Kalbimdesiniz. Sana bu defteri almamın sebebi, kendini iyi hissettiğin her an yaz. İyi anılarınla dolup taşsın bu defter. En kısa zamanda kavuşmak dileğiyle. İyiki doğdun ve iyiki varsın. Seni ve sizi çok seven abiniz Ömer...
Damlayan gözyaşı kağıdı ıslatmıştı. Üzüntüden değil mutluluktan ağlıyordu. Yazılanlar onu çok duygulandırmıştı. Mücadelesini herkes gördü ve sonunda başardı. İstediği noktadaydı. Bir kişi hariç. Onu da içinde yaşatıyordu. Kağıdı katlayıp kutusuna geri koydu. Salona ilerledi ve telefonu eline aldı. Abisini arayıp onu sevdiğini söyleyecekti. Çaldı, çaldı ve sonunda açıldı.
-Müsait miydin?
-Size her zaman müsaitim abiciğim. İyisiniz değil mi?
-Evet, evet çok iyiyiz. Doğum günümü kutladık beraber. Hediyeler almışlar bana. Ve senin hediyeni de aldım. Notu da.
-İyi, gününde aldığına sevindim. Nasıl peki beğendin mi?
-Çok beğendim ve birazdan ilk anımı yazmaya başlayacağım. Abi, seni çok seviyorum. Yanımda olduğun için, bana abilik yaptığın için de çok teşekkür ederim. İyiki varsın.
-Sen benim kardeşimsin bu böyle kalacak hep. Bende seni seviyorum. Buradaki işlerimi bitirir bitirmez geleceğim yanınıza. Şimdi kapatmam gerek. Çocukları öp yerime ve çok dikkat edin kendinize. Allah'a emanet olun canımın içleri.
-Kendine çok dikkat et. Allah'a emanet ol. Görüşürüz.
Arkadan gelen sesler ile yanlış zamanda aradığını fark etti Eslem. Bilemezdi tabii, ne yaptığını. Söylemek istediklerini söylediği için içi rahattı. Masaya kalemini ve yeni defterini koydu. İçinde biriktirdiklerini yazmaya başladı..
Tepkiniz nedir?
Beğen
0
Beğenmedim
0
Sevdim
0
Eğlenceli
0
Sinirli
0
Üzgün
0
Vay
0