GECE-TANRI-SEFİL RUH
Yorgunluğun getirisi yazı...
Bir insanın ruhu ağlayabilir. Çehresine tesir edebilir. Edebilir evet ağlayabilir de. İçinde yangın acıtırken dışarıdan bahar mevsimini yaşatabilir. Bir şeyleri mahvedebilir, mahvedip üzülebilir de. Özleyebilir de hem de çok özleyebilir. İnsanın yerin dibini görme halleridir bunlar en acılı yoldur. Bu yol hep dikenlidir.
Her günün gecesinde ruhumdan bir mavilik eksilir, ne vakit mavisiz kalırım bilemem, yaşatmam gerekiyor maviyi. Kalbim o kadar kırıldı ki, gezintiye çıkamıyorum kalbimde kırıklar kesiyor kanatıyor, mahvediyor gezimi kendime döneyim diyorum, kendimi bulamıyorum. Sığınacak bir tanrım bile yok. Sığınacak bir kendim yok. Bir kalem bir kağıt bir de gecelerin gamı var.
Kim bir şairi kırsa
Şair gider uzun bir dizeyi kırar mesela
Bilirim kim dokunsa şiire
Eline bir kıymık saplanacak.
Bilirim kırılmış dizeleri tamir etmez zaman
Yorgunum oysa
Durmadan kendime bir tunç uyak aramaktan.
- DİDEM MADAK
Kıymıkları ile dolu yazılar, şiirler. Yazdım da kime ne, yazdım da kim ne yapsın benim yazılarımı. Siyaha boyadım bütün yazılarımı ölümü arzuladım her birinde, tanrıyı suçladım, kendimi aradım, bulamadım, küstüm. Döndüm hep kendi çevremde de bir türlü yerleşemedim tam bedenime. Bedenimin yabancılaşması, ruhumun sarhoşluğu, gecelerin bulanıklığı, tanrının belirsizliği.
Gecelerle aramda yakın ilişki var, uyutmazsa zihnim gecenin boşluğuna düşerim hep. Gözlerim nemliyse yastığım ıslanır, ruhum kederliyse defterlerim eskir. Bu hep böyle oldu. Aydınlık günlerin geceleri hep böyle geçip gitti. Ömrüm eksildi, kederim arttı.
Bir ağıt olarak yak beni Allah’ım
Parmaklarına kına olayım hayatın.
Affet bu siyah ve transparan duayı.
Ben zaten gecenin arka cebinde falçatayım.
-DİDEM MADAK
İzmaritler çoğalıyor küllerinde yıkanıyorum, gözyaşları ile kirleniyorum. Gecenin bana kattığının yanında aldığı şeylere yüreğim acıyor. Yine yas ve keder zamanı, ben bittim, ölüme eğmeliyim başımı.
Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin,
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Tüy, kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden,
Kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın!
Nasıl da biçilmiş kaftan ölüm
bu solgun yürek için.
Sevinçlerle sevinçleri bağlamayan zaman bir.,
bir boz köprü ve onun dayanılmaz gölgesi.
Yitiyor işte gözardı edilen bedenim,
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Dost, ana baba ve hiçbir umudu düşünmeden
Doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle!
Bilirmiydim yaklaşan karanlığı daha önceleri,
Son verilebilir yaşamın benimki olduğunu?
Şendim, şendim ben,
Kahkaham insanları ürkütürdü!
Zamanı azaldı artık, zorlanmış bedenimin,
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Aşk, bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden,
Kalıvermeliyim öylece kaskatı!
-NİLGÜN MARMARA
Tepkiniz nedir?