Turuncu Saçlar
Eline makası aldı. Yüzünde gülümseme, makasın kulaklarına küçük parmaklarını geçirdi. Diğer eliyle bir tutam saçından tuttu.
Nicedir sıkıldığı o uzun sevimsiz turuncu saçları yaz sıcağının nemli havasıyla boğazına, yüzüne yapışmıştı. Yatağında yatarken evi dinledi. Annesinin terlik sesi yavaşlamış ama kesilmemişti. Babasının uyku mırıltısı başlamıştı.
Saçlarını öfkeyle ittirdi. Az biraz hareket eden saç telleri tekrar yeni yerlerine yapıştılar. “Uff, çok sıcak!” Kısık sesle söylendi. Bakışlarını penceresine çevirdi. Kalın perdenin yanlarından odaya ışık sızıyordu. Annesi penceresini yukarıya doğru açık bırakmıştı ancak bu aralık odaya yeterli hava girişine izin vermiyordu. Yan döndü. Saçları tekrar hareketlenip alnına, yüzüne, boğazına yapıştılar. Keşke kısacık olsalar! Eliyle ittirdi hepsini ama başarılı olamadı. Tekrar geri yapıştılar. Kapısının önünde yatan kedisi Mırıl, mırıltıları eşliğinde uyuyordu. “Pist!” diye seslenmeyi düşündü ama vazgeçti. Artık uyku sesi sarmıştı evi.
Yavaşça kalktı. Mırıl gözünü açıp ona baktı, arkasını dönüp yattı. Duvarın önünde duran masasına gitti. Üstündeki minik plastik saksıya baktı. Önce kuruluktan yer yer yarıklar açılmış toprağını inceledi sonra da bitkisini. Yüzünü yaklaştırdı, yeşil oval bitkinin üstünde minik minik sarı dikenler zararsız gibi görünseler de ellemedi. Azıcık eğildi, kaktüsün duvara yansıyan gövdesinin iri gölgesine baktı. Doğruldu. Sırtına vuran pencereden sızan ışığın büyüttüğü gölgesinden bile uzun saçlarını ayırt edilebiliyordu. Kesmem lazım! Kısacık.
Kapıya yöneldi. Mırıl başını kaldırmış ona bakıyordu. Minik parmaklarının ucuna basarak yürümeye başladı. Şişt çekil ordan! Kedi isteksizce kalktı, eşikten uzaklaştı. Sessiz adımlarla koridora çıktı. İşaret parmağıyla duvarı takip ederek mutfağa ulaştı. Tabureyi alıp tırmandı. Misafir yemek takımlarının üstünde duran büyük makası aldı. Sessizce odasına geri döndü. Işık vuran duvarın önüne sandalyesini çekti. Kaktüsün yanına makası koydu. Minik elleriyle saçlarını arkadan ikiye ayırdı, omuzlarına bıraktı. Makasla oynamak tehlikelidir! Annesinin sesi yankılandı kulaklarında, kıkırdadı. Yatağına çıkmış olan Mırıl kıvrılarak uyumaya başlamıştı. Evdeki uyku sesleri tıslamaya dönüştü. Eline makası aldı. Yüzünde gülümseme, makasın kulaklarına küçük parmaklarını geçirdi. Diğer eliyle bir tutam saçından tuttu. Açtı, kapadı, açtı, kapadı, açtı, kapadı... Kırt, kırt, kırt... Kalbinin gümbürtüsü odaya yayıldı. Mırıl döndü. Durdu, evi dinledi; uyku tıslamaları. Kırt, kırt, kırt... Mırıl gırladı. Kırt, kırt, kırt. Oh be! Makası bıraktı. Kafasını sağa sola salladı. Duvardaki yansıması hoşuna gitti, kıkırdadı. Ellerini attı saçlarının arasına, saçları hemencik kayıp gitti. Bütün saçlarını yokladı. Fazla gelen yerlerini tek tek kesti. Mutlulukla gülümserken masanın üstündeki makası fark etti. Ay burada kalmasın bu! Yanındaki komidinin çekmecesini açtı, makası içine atıp kapattı.
Yere dökülmüş saçlarını avuçladı. Loş odada bakındı. Yastık! Kılıfın içine saklamalıyım. Götürüp içine koydu. Mırıl yataktan atladı. Miyavlayarak uzaklaştı. Evi dinledi; anne ve babasının tıslamaları devam ediyordu. Tekrar kılların olduğu yere gitti. Yine avuçladı, yine yastığın kılıfına soktu ta ki yerde kıl öbeği kalmayıncaya kadar. İşi bitince ellerini, üstünü silkeledi, kısa saçlarına dokundu. Kalbi pır pır ederken yatağına uzandı. Bunları bulur mu burda? Endişeye kapıldı. Keşke, keşke saklayabileceğim başka bir yer olsaydı? Yüzüne, boğazına yapışmayan kısa saçlarını elledi. Çok güzel oldu ya! Gülümserken uykuya daldı.
Tepkiniz nedir?
Beğen
14
Beğenmedim
0
Sevdim
6
Eğlenceli
3
Sinirli
0
Üzgün
0
Vay
2