DİANE'NİN LANETİ - BÖLÜM 5 / DENİZ SARGUT- DENİZDEN SESLER

Riley’i görmeyi beklerken Darian ile karşılaşmak görmeyi beklediğim en son şeydi. Yıllardır eve gidip gelirken bu yolu kullanırdım...

Mayıs 9, 2022 - 01:56
Mayıs 9, 2022 - 22:06
 0
DİANE'NİN LANETİ - BÖLÜM 5 / DENİZ SARGUT- DENİZDEN SESLER

DİANE’NİN LANETİ

               Riley’i görmeyi beklerken Darian ile karşılaşmak görmeyi beklediğim en son şeydi. Yıllardır eve gidip gelirken bu yolu kullanırdım. Onu daha önce buradan geçerken hiç görmemiştim. Aslında bu yolda herhangi birini görmek de pek mümkün değildi. İnsanlardan oldukça uzak doğayla iç içe bir yerdeydim. Darian ise yanından geçmeye bile cesaret edemediğim Altın Saray’da yaşardı. Hoş artık eski şatafatından eser yoktu ama yine de buraya çok uzaktı. Hem de çok. Buna rağmen aniden arkamı dönüşüm onu hiç şaşırtmamıştı. Neredeyse bu anı beklediğini düşünmeye başlamıştım ki sözcükler dudaklarını aşmayı başardı.

“Hey, ormanda yürürken seni görüncee selam vermek istedim. Okuldaki olaydan oldukça etkilenmiş görünüyordun” dedi. Darian, benimle gözlerimin içine bakarak konuşsa da aramızda camdan bir duvar vardı. O, beni aynanın öteki tarafından izliyordu.

“Hey, sanırım herkes için zor bir gündü” diyebildim. Okulun bahçesinde Riley ile olan konuşmalarımızı duymuş olabilir miydi? Umarım duymamıştır diye düşündüm.

“Birlikte yürüyelim mi?” dedi ve cevabımı beklemeden yürümeye başladı. Ben de ona eşlik ettim. Birkaç yıldır aynı sınıfta olmamıza rağmen zorunda kalmadıkça hiç konuşmamıştık. Bazı zamanlar beni izlerken yakalardım onu. Sadece o kadardı.

“Bugün yaşananlar herkesi derinden sarsmış olmalı” dedi az önceki fikrime katılarak.

“Sen oldukça iyi duruyorsun” dedim kendimi tutamayarak. Bunu bir iltifat olarak almış olmalı ki gülümsedi.

“Duygularımı belli etmeyi pek sevmem” dedi usulca. Suda kendi yansımama bakıyor gibiydim ama o su, benim üzerime gelmemeliydi.

“Fark ettiğin üzere benim duygularımı da herkes görebilir” dedim “herkes” kelimesine vurgu yaparak. Bundan pek hoşlanmamış gibi görünüyordu.

“Arkadaşın da senin için oldukça endişelenmiş görünüyordu” dedi Riley’i kastederek.

“Evet, iyi olduğumdan emin olmak istedi. Bu yüzden gelenin o olduğunu zannettim” dedim.

“Ama gelen bendim” dedi aralarındaki gizli husumeti fısıldarcasına. Ağzımızdan çıkan sözcükler hızlı adımlarımıza pek yetişememişti. Ormanın sonundaki yol ayrımına gelmiştik. Burası bir karar verme yeriydi.

“Ne taraftan gidiyorsun?” diye sordu. Tepedeki evleri göstererek sol taraftaki yolu işaret ettim.

“O halde benim geri dönme vaktim geldi, iyi olduğuna sevindim” dedi. Yüzü gülüyordu peki ya gözleri?

“Yarın görüşürüz” diyerek ona işaret ettiğim yoldan yürümeye başladım. Arkama hiç bakmamalıydım. Benden şüphelenmesine izin veremezdim. Doğruca tepedeki evlere doğru tırmanmaya başladım. Bugün eve dönüş yolu biraz zahmetli olacaktı. Yokuşu bitirdiğimde yavaşça bir evin kapısına doğru yaklaştım. Anahtarımı arama bahanesiyle çantamı karıştırırken arkama baktım. Ortalarda kimsecikler yoktu. Henüz orman yolundan çıkmamış olma ihtimalinden dolayı geri dönmeyi göze alamadım. Tepeyi aşarak yol ayrımın öteki tarafına geçtim. Yaşanan bu zorlu günün ardından oldukça yorulmuş, nefes nefese kalmıştım. Darian’a söylediğimin aksine yol ayrımının sağ tarafında kalan karanlık ormanın derinliklerinde iki katlı ahşap bir evde oturuyordum. Bu ev, bana büyükannemden yadigar kalmıştı. Benim dışımda da burayı bilen hiç kimse yoktu. böylesi herkes için daha iyi olurdu. Yoksa hiçliğin ortasındaki bu ev, herkesin başını derde sokabilirdi.

     Eve girdikten sonraki birkaç saat boyunca düşünmemi engelleyecek işler ile kendimi oyaladım. Evi baştan aşağıya temizleyerek tütsüledim. Akşam yemeği için lezzetli yiyecekler hazırladım. Ardından da kendimi sıcak su dolu bir küvete bıraktım. Su bana iyi gelecek ve tüm kötü düşüncelerimi götürecekti.

     Saatler gece yarısını geçtiğinde yatağıma çekilerek biraz kitap okumak istedim. Ancak bu isteğim ormanda yankılanan bir uğultuyla son buldu. Yavaşça yatağımdan çıkarak pencereye yöneldim. Perdeyi aralayarak uğultunun geldiği yeri görmeye çalıştım. Yere çöken sis, tüm görüş alanıma engel oluyordu. Uğultulara eklenen uluma sesiyle yerimden sıçradım. Hemen balkona çıkarak gelen kişinin kim olduğunu çözmeye çalıştım ama bir sonuç alamadım. Bu sorunun cevabını öğrenmek zorundaydım. Tüm cesaretimi toplayarak evden dışarıya çıktım. Sisler adeta benimle alay edercesine etrafımda dönüp duruyordu. Gördüğüm tek şey ağaçların arasından geçen gölgeler oldu…

     Ertesi sabah, güne korkunç bir baş ağrısıyla başladım. Gece boyunca düşünmekten uyuyamamıştım. Gölgeleri gördüğüm anda sisler, yanlarına ulumalarını da alarak kaybolmuşlardı. Geriye yalnızca ben kalmıştım. Thedora’nın Bahçesi’ne vardığımda her zamanki neşemden eser yoktu. Düşüncelerimin arasında kaybolduğum için tüm yolu nasıl geldiğimi de hiç anlamamıştım. Bizimkilerden birini görme umuduyla bahçenin kapısından geçtim. Bugün ortalık epey sessiz duruyordu. Riley nerede diye etrafıma bakınırken onun sesiyle irkildim.

“Hey, oldukça solgun görünüyorsun yoksa yolda gelirken bir hayalet mi gördün?” dedi dalga geçercesine.

“Henüz değil” diye yanıt verdim. Henüz değil ama her an olabilir.

 

                                                                                                      

                                                                                                                                          DENİZ SARGUT

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Denizdensesler Merhaba, ben Deniz Sargut. Türkçe öğretmeni ve yazarım. #denizsargut #denizdensesler