Erkeğin kalbi,
sevdiği kadına dokununca değişir.
Onu korumak, kollamak,
dünyanın en büyük sorumluluğu kadar
en büyük başarısı olur içinde.
Karısını sahiplenen erkek,
zorbalıkla değil;
sevgiyle, güvenle, omuz omuza durur yanında.
Onun varlığına gölge değil,
hayatına güç katar.
Ve bilir ki,
bir kadını mutlu edebilmek,
yüreğini incitmeden yanında durabilmek,
hayatın verdiği en değerli imtihandır.
Bu imtihanı geçmek de
erkeğin kendi içindeki zaferidir.
Evin kapısı kapanınca
dünyanın tüm gürültüsünü dışarıda bırakır,
kadının yorgunluğunu gözlerinden alır.
Sözleri değil duruşu söyler
“Sen benim kıymetlimsin” diye.
Kıskançlıkla değil,
değer vererek sarar sevdiğini.
Bir dokunuşu “buradayım” der,
bir bakışı “sana aitim”…
Ve işte o an anlarsın:
Karısını sahiplenen erkeğin gerçek başarısı,
onu kimseye karşı değil,
hayata karşı korumasıdır.
Sevdiği kadının başı omzuna yaslandığında
adam kendi kalbini de teslim eder ona.
Çünkü sahiplenmek,
zincir değil;
bir ömrün güvenli limanı hâline gelebilmektir.
Ve bir erkeğin en büyük başarısı,
sevdiği kadının huzuruna dönüşebilmektir.
Yazan
Korhan KÜLÇE
Korhan KÜLÇE
Ben;
Kelimelerin sessiz ama derin gücüne erken yaşlarda kulak veren; fakat bu çağrıyı kaleme dökmeye ancak yıllar sonra cesaret eden bir anlatıcıyım. Çocukluk ve gençlik yıllarımda sözcükleri biriktirdim; kimi zaman defterlerin kenarına, kimi zaman zihnimin sessiz koridorlarına notlar düştüm. O yıllarda yazmak, bir eylemden çok bir bekleyişti, zamanla demlenecek bir içsel dilin hazırlığıydı.
Yaşamın dönemeçlerinde sessizce biriken gözlemlerim ve iç konuşmalarım, sonunda kelimelere dönüşecek olgunluğa erişti. Yazıya geç başlamam bir gecikme değil, anlatacaklarımın derinleşmesine vesile olan uzun bir iç yolculuktu.
Kalemimden dökülen metinlerde bu yolculuğun izleri açıkça hissedilir: kelimelerim acele etmez, duygularım yüzeyde gezinmez; her cümlem, yıllar boyunca içimde taşınmış bir düşüncenin ağırbaşlı yankısıdır. Benim dünyamda zaman yavaşlar, sesler usulca belirir; okur, hem kişisel hem evrensel bir anlatının kıvrımlarında kendi yolunu bulur.
Kitaplarım…
Onlar, içimde uzun yıllar sessizce yankılanan seslerin kâğıda bürünmüş hâli.
Bir gecenin ortasında fısıldanan bir cümleden, bir sabahın ilk ışığında doğan bir düşünceden süzülüp geldiler.
Her biri kendi zamanında, kendi mevsiminde yazıldı.
Kimi bir yağmurun ince sızısıdır, kimi bir rüzgârın taşıdığı uzak bir hatıradır.
Kelimelerimin arasından geçerken, belki kendi hikâyene benzeyen bir yankı duyarsın.
Çünkü ben yazarken çoğu zaman kendime değil, sessizce bekleyen o görünmez okura seslenirim.
Kitaplarım, yalnızca satırlardan ibaret değildir;
onlar, kalbimin sakladığı seslerin, yıllarca konuşmayı bekleyen duyguların suretleridir.
Ben sustukça onlar konuşur.
Ben geçtiğim yerlerden uzaklaşsam da, onlar orada kalır, kelimelerin vefalı bekçileri gibi.
Kitaplarım;
Defne'nin Hikayesi - Fethiye'nin Sırları ve Kayaköy'ün Fısıltıları
Elif'in Hikayesi - Gölgedeki Kadın
Ece'nin Hikayesi - Güneşin Gölgesindeki Sır
Alice'in Hikayesi - Küçük Bir Kalbin Yolculuğu
Özlem'in Hikayesi - Zeytin Gölgelerinde Bir Tohum
Farklı Hayatlar, Farklı Hikayeler
İlişkiler Hakkında - 1
Biri Görür, Öteki Hisseder - Şiir Kitabı
Sen de Haklısın
Korhan KÜLÇE