Kaybolan İnançlar
"İnanmak için ölüp bitiyorum." Öyleyse nedir seni bundan alıkoyan?
İnsanoğlu doğumundan ölümüne birtakım ihtiyaçlar gütmektedir. İnanma ihtiyacı da bunlardan birisidir. Ne vardır ki yaşamı süresince inançlarından birtakımını yitirirken yerine yenilerini de -iç denge yahut huzur dediğimiz şeyi bulmak için- getirir.
Peki, sorun inanç sisteminde midir yoksa sistemin parçası olan ve bireye aktaran aynı zamanda uygulayan diğer insanlarda mı? Nedir insanları yeni inanç arayışlarına sürükleyen ve eskilerini bıraktıran yahut şüpheye düşüren?
İnanç denilince hemen herkesin aklına gelen Tanrısal inanç olsa da inanmak kavramı oldukça geniş yelpazesi olan kavramdır. Duygular, fikirler, felsefeler ve elbette yaratıcı inancı gibi birçok boyutu bulunmaktadır.
Beşer inanmak için tabir yerindeyse ölüp dirilirken hatta bu uğurda savaş açıp çağlara ve buluşlara yön verirken nasıl oluyor da inancını yitirme ya da sorgulama noktasına gelebiliyor sorgulamasına herkesin şahsına münhasır iç sorgulamaya düşmesi gerekmektedir.
Tepkiniz nedir?