BETÜ
Hayvanları neden severiz? Korkan vardır ama "ben hayvan sevmiyorum" demez hiçbir insan evladı. Bu hikayedeki gibi onları sevmelerine sebep pek çok yaşantıları vardır.
Ramazan Bayramı sabahı....Bayramlaşmak için üst kattakilerin evde toplaştığı dakikalar.Birden pek çok köpek havlama sesiyle bayram sohbeti bölündü.Tatlı tabakları servis sehpalarında önemini yitirdiler. Pencerelerde, balkonlarda beliren başlar çığlık atmaya başladılar."Öldürecek hayvanı,Allah cezanı vermesin, Bırak, körolmayası." Sesler, çocukların ağlamasıyla daha da yükseldi.
Bir yamaçta dizelenmiş evlerin aşağısı bir düzlük çayırlık alanda nihayetleniyor.Burası zaman zaman sokak hayvanlarının toplandığı , sürü halinde dinlendiği veya oynaştığı alandır. İnsanları bu alanda var olmaktan boy atmış otların arasında "yılan var" efsanesi durdurmaktadır. Barınaklarda barındırılamayan ve mahallelerde konuşlandırılan hayvanlar için bu güzel bir fırsattır. Doğal ortamlarında rahatsız etmeden ve edilmeden yaşamaktadırlar.Tek korkuları ara sıra serbest kalan sahipli köpeklerin saldırılarıdır. O bayram sabahı da sokağın başında kerelerce hırsıza mekan olan evlerini korumak için edindikleri kangalın bağından kurtulmasıyla yaşanan hadise bütün mahalleye bayramı unutturmuş,can havliyle bağıran bir yavru köpeğin çağırısına yöneltmiştir.Zavallı yavrunun on veya on iki kadar sürü arkadaşları da daire şeklinde olanca güçlriyle havlamakta gürültü çıkarmaktadır. Ama kangalın gürültüyle yaptığı saldırıyı sonlandıracak niyeti olmadığı tekrar tekrar saldırmasından anlaşılmaktadır. Hiç o güne değin köpeklere ilişkin sevecen bir cümle sarfetmemiş olanlar bile; "yakın olsa gidip geberteceğim şu hayvanı, zavallı köpeği kan revan içinde bıraktı, balkondan atlayacağım şimdi....."dedirten bu vahşet tablosu, Nilay'ın gidip "Betü' yü salsalar kurtarır, mahallenin çocukları nerde..."
Yamacın biraz ilerisinden kangala göre ufak, krem rengi bir köpek peydah olunca, hem de bütün hızıyla adeta uçarak aşağı düzlüğe ulaştığını gören balkon ve pencere seyircileri "hadi Betü, kurtar Betü" naralarıyla kendilerinden geçtiler.
Betü bütün gücüyle kangalın boynuna saldırdı.. Tek bir hamleyle yakaladı.Kangal canının derdinde, önce direnmeye karşı hamle yapmaya çalıştı,sonra yavaş yavaş ön ayaklarını çözdü.Betü hiç pozisyonunu değiştirmiyor,dişlerinin kıskacına aldığı kangalı bırakmıyordu. Kurtulan yavru son gücünü oradan uzaklaşmaya harcadı. Yaşadığı dehşet kurtarıcısına teşekkür etmekten onu alıkoymuştu. Kangal sonunda pes etti yana devrildi,otların arasında cüssesi eriyerek, kötülerin sonuna yakışır bir zavallıya dönüştü. Betü o zaman dişlerini çözdü. Kangalın oradan uzaklaşması için sesiyle komuta etmesi yetmişti. Sonra da bütün mütevazılığıyla geldiği yamacı geri tırmanmaya yöneldi.
Bu gerçek seyirlik doğa olayı oradaki insanlara ikinci bayram sevincini yaşatmıştır. Servis sehpasındaki tatlılar, Betü'nün zaferi için yenmiş, Betü'ye de iki kilo et sözleri verilmiştir. Betü kahramanın öyküsünü artık sadece o mahalle değil anlatıla anlatıla ne kadar yayılaırsa o kadar efsaneleşmiştir: Betü bir sokak köpeğidir.Pitbul kırmasıdır.Belediye onu bu civarlarda trafik kazası geçirmiş olarak bulmuş, tedavi etmiş, yine uygulamaları gereği alındığı mahalleye bırakmıştır. Betü daha önce o mahallede olmasa veya fark edilmemiş de olsa benimsenmiştir. Yolun kenarındaki börekçinin köpeği olarak bilinir. Börekçi ona bir kulübe de tahsis etmiştir. Ama asla bağlı ya da kapalı bir mekana ait yaşamı olmamıştır. Bu nedenle verilen et sözleri Betü için anlamsızdır.O bir "Böreksever" dir. Tuhaf olanı vejeteryen olmasıdır.... Sokak köpeklerini korur Betü.... Çocukları sever ve korur....Büyüklerle pek arası yoktur...Bir de şu kangalın daha önce de üç beş sokak köpeğini öldürdüğünü söyleyen mahallenin çocuklarına göre korktuğu tek köpektir. O zavallı köpekler de Betü'nün ortalarda olmayışından telef olmuşlardır.
Tepkiniz nedir?