BİR İNSANIN MUTLU OLABİLMESİİNİN SIRRI
İnsanın mutluluğu, Toltek bilgeliğinin öğrettikleriyle açıklanabilir. Bu öğretilere göre, mutluluk, sözlerin gücüne dikkat etmekle, özdeşleşmemekle, varsayımda bulunmamakla ve her zaman en iyisini yapmakla sağlanabilir. Bu ilkeler, insanın kendi mutluluğunu kontrol etmesinde önemli bir rol oynar ve kişinin mutluluğunu sağlama konusundaki sorumluluğunu vurgular.
BİR İNSANIN MUTLU OLABİLMESİNİN SIRRI
İNSANIN MUTLULUĞU SIRRINI TOLTEK BİLGELİĞİ 4 MADDEYLE ÖZETLEMİŞTİR:
1- Sözde Büyü var: Kullandığın söze dikkat et. Kullandığın söz Spinoza’nın tabiriyle sözün muhattabı ile sözü kullananın kendisini ya neşe ve coşku katar yada hüzün ve keder katar. Spinoza derki ‘’hayat karşılaşmalardan ibarettir. Her karşılaştığın insanda ya etkilersin yada etkilenirsin. Bunun sonucuda eğer baskın durumda sen isen pozitif yüklü isen karşı tarafa neşe ve coşku katarsın. Bu da onun hayatta mutlu ve verimli olmasında direkt katkı sağlarsın. Yada aksi hüzün ve keder dolu isen karşı tarafa hüzün ve kederi aktarırsın. Karşı taradı daha mutsuz ve verimsiz yaparsın.
2- Hiçbir şeyle özdeşleşmemek: Karşılaştığın olay sana kar getirse yada zarar getirse de, karşı taraf seni göklere çıkarsa da yerin dibine batırsa da olay nasıl cereyan ediyorsa olduğu gibi olayı benimsek ve bilim insanı gibi gözlemleyebilmek film gibi izleyebilmek, olayla kendi aranda mesafe açabilmek. (Buddha oğlu yetişkin hale geldiğinde oğluna derki ‘Bir babanın oğluna verebilecek nasihati sana verebilmek istiyorum. Çünkü sen bunu artık anlayabilecek yaştasın. Tıpkı Spinoza gibi o da derki ‘’ Hayat karşılamalardan ibarettir’’. Bir insanla karşılaştığında bir olayla karşılaştığında o insanıda o olayıda asla yüceltme olay ne ise öyle tut üzerine hiçbir şey ilave etme yada insanı da olayı da alçaltma onlardan hiçbir şey eksiltme. Yine bir bilim insanı gibi olduğu gibi gözle çünkü her yüceltmede her alçaltmada çarpıtma var. Çarpıtılış olan birşeyde sağlıklı sonuç almak imkansız hale gelir. Ancak çarpıtmadığın zaman sonuca gidersin. O da özdeşleşmemekle mümkün. Araya mesafe koyarak bir bilim insanıyla bilimsel çalışması arasındaki ilişki gibi ilişki kurmuş olursun.
3- Hiçbir Şekilde varsayımda bulunma: Bir olayla karşılaştığında pozitif veya negatif, olumlu yada olumsuz, faydalı yada zararlı karşılaştığın bütün olaylar içinde ilişkiler içinde varsayımda bulunma. Ne ise olduğu gibi görmeye algılamaya çalış. Buddha’nın Böylesillik Felsefesi ile bak olan olmuştur, Ekard Toole Şimdiki Zamanın Gücü kitabında tespitine göre değişimin ilk adımı olanı olduğu gibi kabul etmekle başlar. Tıpkı bir tabip gibi hastalığa teşhis koyabilmek tedavinin ilk başlangıcıdır. bir olayı olduğu gibi kabul etmek olayın üzerimizdeki negatif yükü bizim hazmedebilecek seviyeye indirir. Çünkü insanı asıl mutsuz yapan zihnindeki yaratmış olduğu düşüncelerdir. Çünkü hayvanlar bizim gibi biyolojik olarak benzer olduğumuz halde onlar bizim gibi zihinlerinde mutsuz değillerdir. Çünkü onlar zihinde değil gerçekte yaşıyorlar. Bir ceylan aslandan şiddetle kaçar, mutsuz olur ve strese girer. Aslandan uzaklaştıktan sonra otlamaya başlar ve o stresi hemen atar ve gerçekle buluşur. Ceylan için stres aslanla beraber hayatından çıkar. İnsanoğlu ceylan gibi hayatta karşılaştığı olumsuzlardan doğan stresi olumsuzluklar bittiği halde stresi taşımaya devam eder. Bu stresi eğer olduğu gibi kabul ederse ileriye doğru atılması gereken adımları atar gerçekle buluşursa tıpkı ceylan gibi stresi olumsuzluk yaşadığı işte kalır ve şu anda ki yapmakta olduğu mutluluğu yaşar. Tıpkı ceylan gibi mutluluğun dibine vurur.
4- Her ne yapıyor isen en iyisini yap (Dinlerin tabiri ile ibadet gibi yap): Bilim ve Sosyolojik tabiri ile Nobel alacak gibi Oscar alabilecek gibi yap. Örneğin marangoz olduğunu hayal ve bir sehpa yaptığını düşün. Yaptığın sehpanın tüm dünya literatürüne damga vuracakmış gibi. O sehpanın görünmeyen kısımlarını görünen kısımlarına özendiğin gibi yap.
İnsanın mutlu olmasının ana felsefelerinin özetlendiği bu dört madde insanın mutlu olmasının kendi elinde olduğunu ortaya koymakta %90 kalıcı kendi elinde ve zihninde %10 geçici dış etkenlerden kaynaklandığı bilimsel tespitlerle ortadadır. Mesela meditasyon ile anı yaşayanlar üzerinde yapılan deneyler Tibette yaşayan bir keşiş ABD’ne davet ediliyor. Beyninde çekilen bütün MR görüntülerinde mutluluk seviyesi en fazla çıkmaktadır. Olayı inceleyen bilim insanları keşişe soruyor ‘’ Üzerinde doğru dürüst bir elbise dahi yok, minimum seviyede besinle yaşıyorsun, ailen yok, dostun yok, bir yere aidiyetin ve mal varlığın dahi yok. Bu mutluluğun sırrı ne bizim her şeye sahip olduğumuz halde mutsuzluk içinde kıvranırken senin hiçbir şeyin olmadığı halde mutluluğun dibine vurmuşsun. Bu mutluluğun sırrını bize söylesene’’ Keşiş der ki ‘’ Çok basit ama siz yapabilir misiniz bilmiyorum. Birinci sıkıntınız her ne oluyorsa olduğu gibi kabul edebilmeye gelmek. İkincisi sıkıntı insanlar arasındaki ilişkilerde doğuyor. Bana deseler bir insan öyle bir felaket bir üretmiş ve bunu da kullanıyor deseler, onu yapan insana insandır yapar derim. Başka bir insanda öyle bir ilaç geliştirmiş ki tüm hastalıkları yok eden ilaç geliştirdi deseler ona da insandır yapar derim.
İnsanla kurmuş olduğunuz ilişkide özdeşleşmeden kişiselleştirmeden arada mesafe açarak bir bilim insanı gibi onu algıladığınızda, gözlemlediğinizde olay olduğu gibi nötr duruma gelir. Buda olaya mana ve değer vermeden anlamlı yada anlamsız bir değer yüklememiş olursunuz. İnsanın işleyiş mekanizmasını anlarsınız. Dünyanın işleyiş mekanizmasını anlarsınız. İşte mutluluğun sırrı budur. Bunu toparlarsak insanınn bir mekanizması ve işleyişi vardır. Evrenin bir işleyiş prosedürü var . Bu ikisini kavradıktan sonra etki edebildiğin şeylere üzerine düşeni en iyi şekilde yaparak devam edebilmek etki edemediğin şeylere karşıda ilgisiz ve etkisiz kalabilmektir.
Dosyalar
Tepkiniz nedir?