BİR RUH ÜÇ BEDEN

Şubat 21, 2024 - 14:36
Şubat 23, 2024 - 16:21
 0

1. DEĞİŞİM

DEĞİŞİM


Temmuz 11 2012
MANOLYA İDİL ÖZTÜRK: 
        Bir haftalık yıllık iznin ardından sabah erken kalkmak çok zor gelecekti işini sevmesine rağmen çalan alarmla gözlerini zar zor aralayıp yatağından doğruldu. Saat 07:00’ı bulduğunda hazır bir şekilde evden ayrıldı.
       İş yeri evine aslında 10 dakika uzaktaydı ancak o kar olmadığı sürece yolu uzatıp sahil yolundan gidiyordu. Bisikletini alıp yola koyuldu. Deniz kenarına geldiğinde birkaç dakika durup denizi seyretti. Yaptığı her şeyden zevk alan biriydi denizlerin ona sanki kendi içinde hiç tanımadığı bir insan olduğunu hissettirdiği anlardan birini yaşıyordu garip bir his doldu içine . Telefonunu çıkarıp saysız deniz fotoğraflarının arasına bir tanesini daha ekledi ve yayın evine ulaşmak için yola koyuldu.
      Yayın evinin bahçesine geldiğinde bahçedeki arabalara gözü ilişti. Daha önce görmediği birkaç tane araba duruyordu. Genelde yayın evine ilk kendisi geldiği için biraz tedirgin bir şekilde bahçe kapısından içeri girdi. Güvenlik kulübesinin orada olan Ahmet abi yerine iki tane genç güvenlik ve bankların yerine çardaklarla karşılaştı. Güvenlik çocuklardan biri yaklaşıp ona bir şeyler sorana kadar şaşkınlıktan ağzı açık bir şekilde etrafı izliyordu. 
GÜVENLİK: ‘’Af edersiniz hanım efendi buyurun bir şeye mi bakmıştınız’’ şaşkınlıktan kekeleyerek 
Manolya: ‘’e-evet iş yerime bakmıştım’’ güvenlik gülümseyerek elini uzattı
GÜVENLÜK: ’’Kusura bakmayın, merhabalar ben MERT artık güvenlikten sorumlu kişi benim birkaç değişiklik oldu da içeride size daha detaylı bilgi verirler isminizi ve soy isminizi söyler misiniz lütfen listeden kontrol etmem gerekiyor’’ 
Mert cebinden bir kâğıt çıkarıp Manolya’ya soran gözlerle baktı manolyada duyduğu şeylerin şaşkınlığıyla cevap verdi. 
Manolya: ‘’MANOLYA İDİL ÖZTÜRK’’ birkaç saniye sonra 
MERT: ‘’Buyurun Manolya Hanım iyi çalışmalar’’ manolya başı ile onaylayıp korkan adımlarla bisikletini park etti ve binaya doğru ilerledi. 
       Binanın dışında ‘’ENGİN YAYIN EVİ’’ yazısının söküldüğünü gördü. Girişteki deri koltuklar gitmiş yerlerini daha modernleri almıştı. Hafta sonu arkadaşlarını aradığında hiçbir şeyden bahsetmemişlerdi ilk kattaki odaların kapıları sökülüp cam kapılar takılmıştı. Stajyerlerin masaları da değişmişti ve daha fazla masa vardı. Yeni ofis bilgisayarları ve etrafta gezinen yeni insanlar görüyordu boyunlarında kartlıklar ve hepsi takım elbiseliydi. Hatta bir kadının ona göz devirdiğini görmüştü. 
        Tüm kargaşanın içinde koluna biri dokunduğunda irkildi. Dokunan kişi yayın evinin kıdemlilerinden Hikmet Bey’di. Hayretle Hikmet Beye:
Manolya: ‘’Neler oluyor Hikmet Bey kim bu insanlar’ Hikmet Bey de bir o kadar huzursuz bir tavırla,
HİKMET BEY:’’ Engin Bey Amerikan bir yayın eviyle ortaklık kurmuş hafta sonu gelip her şeyi değiştirmişler’’ boynundaki kartlığı gösterip idareye gidip kartlığını almalısın parmak izi yüz taramasının saçmalığını ve yarından itibaren yeni bir düzene bağlı olacağını bu duruma karşı yorumlarını dinledi.
      Manolya tekrar iç çekerek Hikmet Bey’in söylediklerini hazmetmeye çalıştı sonrada ikinci kata odasına ilerledi. Kapısında yazan YAZAR: ‘’MANOLYA İDİL ÖZTÜRK’’ yazısının da söküldüğünü görüp sinile odasına girdi. Masası değişmiş ve odada iki masa karşılıklı konmuştu. Ve karşısında onun tam tersi bir kişiliğe sahip bir kadın duruyordu. 
Masasındaki he şey kolilere konulmuş bilgisayarı ve dolapları gitmişti birden sinirle 
MANOLYA: ‘’Ne oluyor burada’’ diye sesini yükseltmişti.
Kadın onun tam tersi bir sakinlikle karşısına geçip gülümsedi
Merhaba ben CHRİSTİNE yardımcı olabilir miyim?
Aksanı düzgün olmasına rağmen hala kendisini belli ediyordu. Duruşu dik kendinden emin ancak içinde bulunduğu durumdan mutlu olmadığı yüzünden belliydi. Manolya da daha sakin bir tavırla
Manolya: ‘’Merhaba ben Manolya bir yanlışlık oldu sanırım bu oda bana ait’’                    
CHRİSTİNE: ‘’ Maalesef bir yanlışlık yok iki yayın evininde aldığı ortak kararla artık iki yayın ekibinden iki editör aynı odayı kullanacak ve projeleri ortak yönetecekler’’ 
Şimdiye kadar ki en kötü haber buydu sanırım çünkü manolya şiir editörlüğü yapıyordu.
Manolya: ‘’bu mümkün değil’’ içinde bulunduğu durumdan dolayı Christine’nin davranışlarını ölçemiyordu ancak yavaş yavaş oda sinirlenmeye başlamıştı.
Ellerini göğsünün önünde birleştirip masasına yaslandı.
CHRİSTİNE: ’’Neden’’ 
Manolya: ‘’ çünkü ben şiir editörüyüm dergilerde ve kitaplarda yayınlanacak şiirlerle ilgileniyorum peki sen, sen şiir editörü müsün?’’
Christine manolyanın gözlerindeki küçümsemeyi görünce bir iki adım öne geldi
CHRİSTİNE: ‘’ hayır değilim ancak yöneticiler ne düşünerek böyle bir karar aldı onu da bilmiyorum bildiğim bir şey varsa eğer senin benimle bu şekilde konuşmaya hakkın olmadığı’’
Manolya böyle bir tepki beklemiyordu istemsiz bir şekilde bir adım geriye gitti.
Christine sinirlenmiş ve aksanı iyice bozulmuştu bu insanlar gerçekten nezaketten uzaktı. 
CHRİSTİNE:’’ sizin için zor anlıyorum ama bizde evimizden Amerika’dan geliyoruz ikiye bölündük resmen sadece Türkçe bildiğim için buradayım ve işimi yapıp evime dönmek istiyorum.
    Bu defa küçümseyici bakışlar atan Christine olmuştu. Arkasını dönüp masasına geçti. 
Manolya tam bir şeyler söylemeye başlayacakken kapı açıldı ve stajyer Serkan içeri girip
SERKAN: ‘’ engin bey tüm editörleri 10 dakika sonra toplantı salonunda beklediğini söyledi bilginiz olsun manolya hanım’’ dedi
Manolya Serkan’ı başıyla onaylayıp masasını toparlamaya başladı. 

   Toplantı odasına geçtiklerinde tanıdık yüzlerin yanı sıra farklı yüzleri de görüyordu. Küçük gruplar halinde salona dağılan her kes kapıdan girenleri gözleriyle süzüp tekrar konuşmaya devam ediyordu. 
   Manolya odaya girip birkaç saniye arkadaşlarını aradı daha sonra ona el kaldıran Esin’i görüp yanına gitti.
esin: ‘’ delirmek üzereyim ya odamızı paylaşmak ne demek hayır oda yetmiyormuş gibi Türkçede bilmiyor kız’’ 
Manolya: ‘’ desene şanslısın sen ben ilk gün ve ilk dakikadan kavga ettim kızla’’  
Esin şaşkınlığını gizleyemedi 
Esin: ‘’ ciddi misin sen’’ 
Manolya: ‘’ evet’’ kapıdan içeri giren cristine’ işaret ederek ‘’ bak şu kız adı cristine Türkçeyi çok akıcı konuşuyor’’
Esin: ‘’ söylesek engin beye odaları değiştirir mi acaba sen İngilizcede biliyorsun hem kavgada etmişsiniz’’
Omuzlarını silkip esine Manolya: ‘’ bana uyar şuan ilgilenmem gereken yeni bir kitap var birde kendi yazdığım kitabı da biliyorsun böyle şeylere vakit ayırmak istemiyorum doğrusu’’
Grup içinde sohbet devam ederken birden bir sessizlik oluştu ve içeri engin bey ve yanında biri daha girdi. Duruşu çok sert ve engin beyin aksine takım elbisesi daha ciddiydi. 
Hem Türkçe hem de İngilizce bir şekilde bizleri selamlayıp kendilerini tanıttılar yeni patronlarının adı ‘’ MATT DEAN’’ birkaç adım öne gelerek Türkçe konuşmaya başladı 
Mr. Matt:’’ öncelikle hepinize merhabalar içinde bulunduğunuz durumun bilincindeyim ancak lütfen değişimin sizler kadar Amerikadan gelen arkadaşlarınız içinde zor olduğunu unutmayın’’
Her kes çok şaşkın ve dona kalmıştı.
Mr MATT: ‘’ evet Türkçeyi iyi biliyorum o yüzden sizlerin yaşadığı bir sorun olduğunda taraf tutmaksızın bu sorunlarla ilgileneceğimden emin olabilirsiniz şimdi ben ve engin bey sizlerle ayrı bir şekilde görüşecek ve yeni kuralları sizlere bildireceğiz yarın yapılacak genel toplantıda da yeni yol haritamızı belirleyeceğiz hepinize iyi çalışmalar’’
Mr Matt ve çalışanları toplantı salonunda çıktıklarında geriye kalan tüm çalışanlar aynı anda konuşmaya başladılar. Her kes bulunduğu durumdan şikayet ediyordu. 
Engin Bey yavaşça masanın başındaki sandalyeye oturup ceketinin iç cebinden bir kağıt çıkardı. Ve kalemiyle masaya birkaç kez vurdu. Yavaş yavaş uğultular azalmış ve masanın etrafındaki sandalyeler dolmaya başlamıştı. 
Engin Bey: ‘’ bundan 20 yıl önce bu yayın evini açtım bir kaçınızı 20 yıldır tanıyorum hep birlikte çok fazla işin üstesinden geldik. Ancak artık gözle görülür şekilde yaşlandım 20 yıllık emeğimin yaşlılığım yüzünden ellerimden kayıp gitmesini istemiyorum o yüzden yeni bir şeyler yapmaya başlamanın zamanı geldi. Aklınızdaki soruları cevaplayacağım ancak bilmelisiniz ki idareyi tamamen Mr Matt’e bırakmıyorum ela eğitimini tamamlayıp dönene kadar bende yönetimde olacağım şimdi sorularınızı alalım’’
Hikmet Bey: ‘’ bizim yayın evimizin belirli bir kesime hitap ettiği ortada nasıl olacak Engin Bey Amerikalılar ne yapacak Türkiye de ne çıkarları var’’ 
Engin Bey: ‘’ amaçları bizim ülkemizdeki yazar ve editörleri keşfetmek odalarınızı paylaştığınız kişiler sizlerin tam tersi projelerle ilgileniyorlar ve yarın yapılacak toplantıda da söyleyeceğiz ortak projeler yapmanız ve kendinizi geliştirmenizi bekliyoruz bunun dışında işlerinize devam edeceksiniz onlarda kendi ülkelerindeki işlerini yapmaya devam edecekler’’
       Herkesin kafası daha da karışmıştı. Manolya söze başladı ‘’peki bizim yayın evimizin ne kazancı olacak’’
Engin Bey gülümsedi ‘’ bizim kazancımız Türkiye de daha önce yapılmayanı yapmak ve hem kitap satışlarında artış hem de birçok yazarın reklamını yapmak için tercihi olacağız.’’ 
Manolya’’ anlıyorum Engin Bey peki odamızı paylaştığımız diğer editörler ile birçoğumuz aynı dili dahi konuşamıyoruz konuşsak bile anlaşamazsak ne yapacağız’’
Engin Bey’’ dil konusu için özel hocalar tutuldu sizlere İngilizce onlara Türkçe eğitimi verilecek anlaşamama dururumu maalesef sizin düzeltmeniz gereken bir durum çünkü odalarınız ayarlanırken çalışma alanlarınıza göre ayarlandı. Bir birlerinizle çalışmayı öğrenmelisiniz’’
Engin Bey’in son cümlesi kimsenin hoşuna gitmemişti daha sonraki cümleleri de kimse neredeyse duymamıştı zaten. 1 saat süren toplantıdan sonra hafta sonu birleşme partisinden bahsedilip bitirildi.

CHRİSTİNE REYES:,
Uzun zamandır bu kadar çok insanla bir araya gelmemişti ve Manolyanın saçma tepkisinide çözememişti. uyanık olmasına rağmen yataktan çıkmıyor gününün ne kadar yorucu geçeceğini düşünüyordu. alarmın yırtıcı sesini son kes kapatıp ayağa kalktı ve hazırlanmya başlladı iş yerine gittiğinde hala hazırlıklar devam ediyordu. asansöre yöneldiğinde Mr. Matt ile karşılaştı ve odasına geçtiler
Mr Matt '' nasol gidiyor her hangi bir şeye ihtiyacın var mı? '' 
Christine ''teşekkür ederim efendim şuan için her şey yolunda her hangi bir eksiğim yok'' 
Mr Matt '' güzel bak sana ne diyeceğim iki ekipte birer müdür yardımcısı belirleyecek  iş arkadaşlarınIn arasında en çok deneyimi olan sensin aynı zamanda türkçede biliyorsun bende diyorum ki benim burada olmadığım zamanlarda yönetim ile sen ilgilen ne dersin? ''
Christine'' teklifiniz için teşekkür ederim ancak ofis ortamı bile benim için çok fazla biliyorsunuz ben yıllarca evden çalıştım şimdi birde ofiste yönetici olmak çok fazla benim için''
Mr. Matt'' anlıyorum ancak şunuda inkar edemeyiz ki hayatın boyunca yazarlık yapabilecek biri değilsin yönetici vasfında var senin yönettiğiniz tüm projelerdeki asıl güç hep sendin'' öne eğilerek '' sorumluluk bende hata yapma lüksün var ve benimde bu ülkede güvenebileceğim birine ihtiyacım var''
Christine' peki efendim sizler içinde uygunsa ben partiye kadar sizlerden düşünmek için müsade istesem''
Mr. Matt'' tabiki o halde cumartesi partiden önce cevabını bekliyorum'' daha sonra ikiside ayağa kalktılar ve odadan ayrıldılar.
Christine odasına geçtiğinde manolyada gelmiş masasını düzenliyordu. ilk konuşaş christine oldu '' günaydın''
manolya'' günaydın naber '' 
Christine'' iyi senden''
Manolya'' iyi bende toparlanmaya çalışıyorum sen alışabildin  mi''
Crhristine''  evet evet neredeyse döndüm günlük rutine''
manolya'' güzel sevindim bir şey sorabilir miyim     
christine'' tabi''
Manolya'' türkçeyi çok akıcı konuşuyorsun türk müsün''
christine'' hayır 15 yaşıma kadar türk bir bakıcım vardı ondan öğrendin daha sonrada kendimi geliştirdim''
manolya'' şanslısın çıok azdır türk bakıcı bulmak''
Christine'' öyle gerkçekten peki senin ingilizce bildiğini duydum sen nereden öğrendin''
manolya'' çocukluğumdan itibaren ingilizce eğitim almaya başladım üniversitede erasmus öğrencisiydim ingiliz dili ve edebiyatı ile yüksek lisans yaptım''
Christine'' senin adına sevindim kendini geliştirmen cesurca bir hareket'' christinein sesindeki imayı anlamıştı manolya o da aynı ima ile
manolya'' öyle öyle biz türkler genellikle önce dini ve ahlaki eğitime yöneliriz daha sonra akademik eğitime odaklanırız o yüzden sizlerde bu değerler çok önemli olmadığı için cesurca geliyor sizlere'' dedi ve kapıya yönelip odadan ayrıldı.  
Christine sinirlenmişti ahlaki ve dini eğitim alan bir ülkede bu kadar kadın cinayeti oluyorsa almamayı tercih ederim dedi içinden ve Manolyanın arkasından oda odadan çıkarak toplantı odasına yöneldi. İki ekipte oturmuş Mr. Matt'i bekliyor aralarında muhabbet ediyordu. Christine masaya geçtiğinde Manolyanın onu görmezden geldiğini fark etmiş bu haline gülmüştü.

                                                                                     

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                         

2.

Tepkiniz nedir?

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow

Gamze Akbas Farklı olmak mı kötüdür? Yoksa hiç bir farkının olmaması mı? Aşk acısı çekmek mi kötüdür? Hiç aşık olamamak mı? Karanlık mı kötüdür? Karanlıkta yürüyecek kadar özgür olamamak mı?